Muhterem can hocam, Bu sefer de özür dileyerek başlamak isterim. Sabahtan beri içimde biraz daralma vardı. Acaba ne yaptım!! diye kendimi hesaba çekiyordum en nihayet cevabınızı okurken hatamı buldum. Efendim,halbuki sizin en son uyarınızdan sonra kendime söz vermiştim negatif hiçbirşeyi düşünmeyecektim ve de buraya negatif hiçbirşey yazmayacaktım. Ama binlerce özür diliyorum sizden yine yanlış yaptım. Kendi yazımı okudum ( ki pek tekrar kendi yazımı okumam direkt sizin cevabınızı okurum ) üffff!!! oldum. Ama bu son olacak bir daha olmayacak inşallah. Hürmetlerimle ellerinizden öpüyorum efendim. Yüce Allahım da affeder inşallah. İki tane muhterem hanımefendiden bahsederek sizden af diliyorum. Bu iki güzel insanı tanıtmak güzel örneklerden bahsetmek beni biraz ferahlatacak. Efendim ,iki hanımefendi de. Seksen yaşlarında. Birisi yılların makine nakışı ustası hala da devam ediyor makinede iş yapmaya. Kimseden de para almıyor yaptığı iş karşılığında. Pantolon paçası düzeltmek, fermuar onarmak v.s işleri de yapıyor. mahallenin emektarı. Ben hizmet ediyorum diyor. Bir gün hayat hikayesini dinledim de iman gücüne hayran oldum. Hep mücadele hep mücadele en son Yalova depremini yaşamış hala orada oturuyor. Evine birgün bile temizlikçi almamış bütün işlerini kendisi yapıyor.Bir kere yemek dökmemiş. Akşamdan kalan yemeğini sabah ısıtır kahvaltı diye yermiş ne zaman yemek biter o zaman yenisini yaparmış.Veya kahvaltı yaparmış. Zaten az yerim diyor. Buraya torununun düğünü için geldi. Ona çeyiz hazırlamış. Bir örtüsü dolaba uymadı diye üzülüyordu. Kızım yanlış ölçü vermiş bana ah' ev yakın olsa ben bunu söker yeniden dikerdim diyor.Ondan çok dersler aldım da bir tanesi var ki her ezan okunduğunda camı açıyorum " ezan okunduğunda camı açın ses eve dolsun" demişti. Diğer hanımefendi de evlat sınavlarında ve onun da hayatı bir iman abidesi örneği. Bir gün de onu dinledim. Neler neler yaşamış ,yaşıyor ama hep tevekkülde. Vefat eden kızından kalan torunlarına da annelik yapıyor. Diğer iki kızı da hasta onları da yanına aldı. Onlara da bakıyor.İncecik, çok zarif , günde bir öğün yemek yiyor ama kaliteli yiyor. Çok nadide porselenlerde yiyip içiyor. Asalet akıyor üstünden. İlk defa evlerinden çıkarken benim ayakkabılarımı aman efendim dememe fırsat kalmadan eğilerek çevirmiş zorla da bana paltomu tutmuştu. Eğer bunu yapmazsam kendimi sizi ağırlamamış sayarım demişti. Hala danteller örüyor. .Onun da hiç boş vakti yok. Bana örüp biriktirdiği örtülerini gösterdi gittiği yerlere hediye götürüyormuş hayran oldum bana da geldiklerinde bir tepsi örtüsü hediye getirdi. İncecik tül gibi. Çok şık ve nadide takıları var. Gezmeye giderken onları takınıyor bana o kadar şık geldi ki tek tek inceledim herşeyini. Bir yanda dram yaşarlarken bir yanda hayata bu kadar güzel tutunmaları bende hayranlık uyandırıyor. İbadetlerini yapıyorlar ve şükür içinde yaşıyorlar. Allahım kulluğuna kabul eyle sana layık eyle diyorlar. Böyle dostlarım olduğu için çok şanslıyım. Yüce Allahıma sonsuz şükürler olsun. Muhterem hocam, Tekrar özür diliyorum. Hayır dualarım sizinle. Hürmetlerimle efendim.

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :