Muhterem hocam,
Birkaç gündür düşündüğüm bir durumu sizinle buradan paylaşmak istedim. Konum şu; Kitapevlerine bir şeyler oluyor.
Geçen gün sevgili arkadaşımla yolumuz tevafuken bir kitapevine düştü (çünkü burası benim alışveriş yerlerim arasında olamadı bir türlü) bir girelim bakalım madem önünden geçiyoruz dedik. Bir de baktık ki % 50 herşey. İkimiz de raflar arasında bir süre kaybolduktan sonra satış görevlisine sordum neden bu satış? diye. İki katı kafe yapacağız, diğer katda kitaplar olacak, piyasa bunu istiyor dedi. Bir kitap ve kitapevi sevdalısı olarak yaaa! dedim içimden sessizce . Demek ki önce masalarla müşerref olacağız önce yenilenin içilenin kokusunu alacağız. Halbuki önce kitapların kokusunu almak onların size hoşgeldin demelerini hissetmek ne güzeldir, ben bir kitapevine girerken önce kitapların kokusunu alırım hele sahaflarda daha yoğundur bu koku. " Piyasa bunu istiyor " cümlesine takıldım ama neyse biz alışverişimizi yaptık. ikimizde define avcıları gibi istediğimiz kitapları alabilmenin sevinci ve şükrü içerisinde oradan ayrıldık.
Yine yol boyunca ve de eve geldikten sonra kitaplarımı yerleşitirirken neler oluyor diye düşünmeye başladım. Bu yaz, işte bu piyasa denilen olaya yenilerek küçülmek zorunda kalan benim kitapevlerimden birisinin yerine baktım ki yeni birisi açılmış. Dışarlara kafe tarzı masalar konulmuş. İçim önce bir cız... dedi çünkü eski durum geldi gözümün önüne ve o mekanda yaşadığım mutluluklar .... Baktım tabelada kitapevi yazıyor girdim daha hazırlıklar tam olarak bitmemişti ama dekorasyon tamamlanmış sayılırdı. Üst kat ki orası daha önceki halinde dini kitapların çoğunlukta olduğu bir yerdi şimdi sadece masaların yeri olmuştu. Koyu renk seçilmiş masalara bakıp geçerken bir tek duvarlara yerleştirilmiş ve artık tarih olmuş radyo, daktilo ve fasit hesap makineleriyle ruhum anlaştı. Kitaplara sadece giriş katında yer verilmiş mekan daha çok kafe olarak hizmet verecek hale getirilmiş. Kitaplara böyle figuran muamelesi yapılması hoşuma gitmedi. Ama bana ters gelen bu zihniyetin aslında entel olduğuna da tanık oldum. Çünkü aradığım güncel ve rafine kitapları sadece burada bulabildim ama çok pahalıydı alamadım işte asıl sorun da burada zaten. Piyasa büyük patronların elinde.
Geçen gün uzun bir yaz sonrası yeniden uğradım sevgili arkadaşıma gösterdim orayı. Artık tamamlanmış bu sefer kafesinde oturduk. İşletme bilgisi de yok. Üzüldük bir daha gitmem ben oraya ben bu zihniyetin neyine destek olayım. Ben hala kitapları kitapevi havasında satan yerlere devam edeceğim. Düşüncelerimi dostça bildirdim kendilerine bakalım haklarında hayırlar olur inşallah çünkü çok masraf ediyorlar belli. Efendim piyasa bunu istiyor deniyor. " Kitap piyasası " kavramı beni hep irite eder. Muhterem hocam, kitabın piyasası olur mu? Okumak okumayı sağlamak bu ticaret hesaplarının işi mi? Yoksa bu bir sevda işi mi? Kıymet işi mi? Aşk işi mi?
Aziz hocam,
Piyasa... piyasa... Pek çok esas konu asıl mecrasından başka yerlere taşınmak isteniyor. Kafe ile okuma evi kavramı arabesk hale getirilmeye çalışılıyor. Büyük alanı kafeye ayır kitapları dekor olarak kullan olur mu? Kitapları kitapevinde almadan incelemek için oturmak ayrı , yiyip içmek için oturmak ayrı konular değiil mi? Bu işin ticareti değil mi? Yanlış mı düşünüyorum.
Bu yeni anlayışı ben mi anlıyamıyorum. Her zamanki gibi yine klasik mi kalıyorum.
Siz bu alanın Pirisiniz. Neler oluyor Can hocam. Birey olarak neler yapmalıyım? Lütfeder misiniz?
Hürmet ve hayır dualarımla.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Ya hayır söyle, yahut sus” Yazan "Bir Talebe"
Cvp: “Ya hayır söyle, yahut sus” Yazan Sabri Tandoğan