Konu : “Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın”
Gönderen :
İlknur
Tarih :
10/19/2008 9:52:23 PM
Merhaba Sabri amca; Mailleri okudum şimdi, “Mukarreb” Hanım’ın yazmış olduğu mailden nekadar etkilendim yine. İşyerinde gözlerim dolu dolu oldu ve yaşlar süzüldü, neyse ki kimse görmedi. Kim bilir nasıl yoğun, güçlü duygularla yazıyor ki kendisi, her yazısını okuduğumda kendimden geçiriyor sanki beni; yazarken yaşadığı duyguları okurken, okadar içime hissettiriyor ki, istem dışı olarak gözlerimden yaş gelmeye başlıyor. Kendime gelmek için, okurken her seferinde ara verip verip okuyorum onun yazdıklarını, yoksa çok daha yoğun bir hale bürünürüm diye korkuyorum. Bugün yazdıkları aklıma Almanya’da yaşayan bir arkadaşımı getirdi. Kendisiyle 7-8 sene önce tanışmıştım. Annesi Alman, babası Türk ve Almanya’da yaşıyor. Çok güzel bir insan; daha ilk görüp de konuştuğumda görür görmez sevmiştim kendisini. Türkçeyi öğrenmiş ve gayet de güzel konuşuyor bizler gibi olmasa da. Benden 3 yaş küçük; 5-6 sene önce Almanya’ya gitmiştim, nasıl güzel ağırladı ailesi beni orada. O arkadaşım kardeşini kaybetmiş 9 yaşındayken kulak ameliyatında; annesi de kendisi gibi nasıl temiz niyetli, içi-dışı bir, güzel bir insan. Annesi okul çağı çocuklarının öğretmenliğini yapıyor bir okulda. Hiç unutmuyorum bir gün evde oturuyoruz; çok sade dekore edilmiş, sıcak, güzel de bir evleri vardı; masanın etrafında annesiyle oturuyorum, o da Türkçe öğrenmiş, ama arkadaşımın ki çok daha iyiydi o nedenle annesiyle çoğunlukla İngilizce konuşuyorduk, annesi masaya bir sürü kağıtlar koymuş, hepsinin üzerine de birşeyler çizmiş, onları kesip kesip diziyor masaya, buyuyor, üzerlerine birşeyler yazıyor, belli ki öğrencilerine yönelik birşeyler; onlarla ilgili konuşuyorduk; “mesleğinizi seviyorsunuz galiba” dedim; annesi “evet, çok seviyorum, çocukları çok severim zaten” dedi; yine gülümseyerek konuşuyordu; zaten kızı da kendisi de nasıl güleryüzlü, sıcak, pozitif insanlardı; baktım ertesi günü okula gideceği için çocuklar için nasıl uğraşıyor, büyük bir itinayla onlara birşeyler hazırlamaya çalışıyor, onları düşünmeye sevkedecek birşeyler hazırlamak için hafta sonundan feragat edip çalışıyor ve nasıl zevk alarak yapıyor yaptığı şeyi; doğrusu o an çok etkilenmiştim; konu konuyu açıyordu ve birden konu 9 yaşında kulak ameliyatında kaybettiği oğluna geldi. Bana onu anlatmaya başladı; onu dinlerken bir ara gözlerimden yaş gelmeye başladı, engel olamıyordum gözyaşlarıma karşısında, gözlerimi kaçırmaya çalışıyorum, bana baktı ve dedi ki “ağlama, ağlaman için anlatmıyorum ki, seneler geçti üzerinden ama o hep bizimle yaşıyor, onu hiç unutmadık ki biz, ilk zamanlar bizim için çok zordu; ben de eşim de kızım da çok zor toparlandık, ama Allah öyle istedi, öyle oldu, buna inanmasam nasıl yaşayabilirdim buzamana kadar ama hayat devam ediyor ve biz yaşıyoruz” dedi yüzünde hem tatlı bir tebessüm hem de derinlerde bir hüzünle. Birşey diyemedim; diyecek hiçbirşey bulamadım o an; gözyaşlarımı sildim ve gülümsedim. Sonra bir gün beni oranın çok büyük bir kilisesine gezmeye götürdüler, içine girdik, baktık, çok büyük bir kiliseydi ve içeride hafif tonda klasik müziğe benzer şarkı söyleniyordu koro tarafından; biraz dinledik; o sırada bana annesi dedi ki “böyle hafif müzikleri çok seviyorum, içime huzur veriyor, rahatlatıyor” beni dedi. “Bana Allah’ı hatırlatıyor” dedi. Ben de o zamanlar hep düşünüyorum yine; içimden diyorum ki “Allah’ım bu insanlar hiç bir dine inanmıyorlar ama ne güzel insanlar, bir müslüman gibi yaşıyorlar, çok dürüstler, çok temiz niyetliler, herkesi seviyorlar, insanları, hayvanları seviyorlar, hep pozitif konuşuyorlar, bir tek insanla ilgili olumsuz bir şey söylemiyorlar, herkesi seviyorlar ve çok iyi davranıyorlar, onlarla konuşurken bana hep Allah’ı hatırlatıyorlar, konuşmaları içime huzur veriyor, sanki içlerinde nekadar temiz olduklarını yüzlerine yansıtmış Allah; sanki müslümanlar ama müslüman olduklarını bilmiyorlar, acaba bizim peygamberimize inanıyorlarmı ki” diye düşünüyordum ki sonra ailesinden bahsetti, ailesinin Hristiyan oldukları için ve ilk evlenecekleri zaman bir müslümanla evleneceği için kocasını istemediklerini” söyledi ama sonra kabul etmişler ve ben bunu düşünürken birden “ben Hz.Muhammed’e de inanıyorum” dedi bana, “benim de kızımın da bir dinimiz yok ama Kuran’a da Hz.Muhammed’e de inanıyorum” dedi. Ozaman düşündüm acaba dedim onlar aslında müslüman da müslüman olduklarını bilmiyorlar mı diye düşündüm. Böyle birşey olabilir mi Sabri amca? Hala o arkadaşımla konuşuyoruz telefonla ara sıra; onu da annesini de çok seviyorum. O arkadaşım babaannemi de tanımıştı, ilk gördüğü zaman nasıl sevmişti babaannemi ve bana dönüp “o çok tatlı, çok iyi bir insan, çok sevdim onu” demişti. Babaannem de onunla ilgili “onu çok sevdim, içten sevdim” demişti. Eşimde tanıştı onunla; inşallah diyorum bir gün eşimle Almanya’ya gitmek kısmet olur da eşim annesiyle de tanışır diyorum. Allah inşallah o arkadaşıma da onu çok seven ve onun da çok sevdiği güzel, temiz bir insanla güzel ve mutlu bir yuva kurmasını nasip eder. Çok uzun olmuş yazım, sizi yormamışımdır inşallah. İnşallah yarın görüşmek dileğiyle Sabri amcacım. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum...
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın” Yazan İlknur
Cvp: “Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın” Yazan Sabri Tandoğan
|