Merhaba Sabri amca; Şimdi mailleri okudum, Nevriye Hanım’ın mailine cevaben yazdığınız mail çok güzeldi, onu birkaç defa okudum, çok hoşuma gitti. İnşallah Allah bizlere de öyle insanlar olmayı nasip eder. Bugün bir mesai arkadaşım rahatsız olduğu için, işyerine yakın yerdeki özel bir hastaneye doktora benimle gelir misin diye rica etti, ben de olur dedim, öğle arası birlikte doktora gittik. Kendisi benden 5 yaş küçük. Hastaneye gittik; çok güzel, temiz bir hastane; Dahiliye uzmanına girdik birlikte; doktorun duvarda asılı diplomasına baktım arkadaşım muayene olurken; doktorun odasını inceledim biraz; sonra doktor ve arkadaşım geldi. Doktor gayet ilgili, güleryüzlü bir beydi; öyle kendini beğenmişlik yok; mütevazi, 40’lı yaşlarda bir insan. Sonra arkadaşıma birkaç tahlil yazdı ve teşekkür edip dışarı çıktık; biz tahlil için bekleme yerinde oturup beklerken doktor bey odasından çıktı ve oturduğumuzu görünce “kanınızı aldırdınız mı” diye gülümseyerek bize sordu; arkadaşım da "hayır, onay bekliyoruz daha" dedi. Doktor yürüyerek uzaklaştıktan sonra arkadaşım bana dönüp "kan aldırdık, laf olsun diye burada bekliyoruz" dedi alaycı bir şekilde ve “ben bunu dışarda görsem doktor olduğunu düşünmem, sanki devlette bir memur gibi” dedi yüzünde hafif alaycı ve küçümser bir tebessümle. Birşey diyemedim; çünkü ben de onun düşündüğünün tam tersini düşünmüştüm; çünkü bana göre yerine yakışır, saygılı, ilgili bir doktordu; en ufak bir ukalalığı olmayan, mütevazi, güleryüzlü, efendi bir insandı. Sonra arkadaşım o doktorun yürüyüşüne de birşey söyledi alaycı bir tavırla yine. O an arkadaşımın gözlerine bakarken “Allah’ım” dedim, “gözlerini, saçlarını, yüzünü nekadar güzel yaratmışsın” dedim içimden ama başka insanlarla alay ediyor, gülüyor onlara diye geçti içimden ve iş dışında mümkün değil onunla vakit geçiremem diye düşündüm; siz hep diyorsunuz ki “bir insandan ayrıldığınız zaman içiniz aydınlanıyor, içinizde güller açıyor, yüzünüzde tebessüm olup, içiniz mutluluk ve huzurla doluyorsa bilin ki o insan hayırlı insandır, onunla görüşmeye devam edin” ama “bir insandan ayrıldığınız zaman içiniz de bir sıkıntı oluyor, içiniz karanlıkla doluyor, huzursuz oluyorsanız, bilin ki o insan hayırlı değildir, onunla görüşmeyin” diyorsunuz. Düşündüm, Allah onu okadar güzel yaratmış ki; masmavi gözler, sapsarı saçlar, bebek gibi bir yüz... Böyle güzel bir yüzün arkasında insanlarla alay eden biri mi var diye düşündüm! Siz bir keresinde demiştiniz ki dünyada nekadar insan varsa okadar farklı karakter, okadar farklı huy, okadar farklı davranış biçimi var demiştiniz. Gerçekten de insanları incelediğimiz zaman herkeste farklı bir karakter, farklı bir huy var. Dünyada bir sürü insan var ve hiç bir gördüğümüz, bir diğerine benzemiyor ve aynı şeye bakıp da çok zıt düşünen insanlar çıkabiliyor karşımıza. Birisi, karşısındakini çok güzel görürken, bir diğeri aynı şeyi çok kötü görebiliyor; bakış açıları nekadar farklı her insanda. Aklıma sizden duyduğum bir hikaye geldi; çok net hatırlayamıyorum, oyüzden yanlış anlatırsam affedin Sabri amca. İki mahküm hapistelermiş; biri demir parmaklıkların ardından dışarıya bakmış bir akşam ve demiş ki “Allah’ım ne kötü bir akşam, ne biçim bir hava” demiş yerdeki çamurlara bakarak; bir diğeri de “Allah’ım nekadar güzel bir akşam, ne güzel bir hava, aydınlık, pırıl pırıl” demiş gökyüzündeki yıldızlara bakarak. İkisi de dışarıya bakıyormuş ama bambaşka şeyler görüyorlarmış. Allah bizlere de inşallah baktığımız her yerde güzellikleri görmeyi nasip etsin. Siz hep diyorsunuz ya “güzellik avcısı olun; dışarı çıktığınız zaman hep güzellikleri arayın, onları görmeye çalışın” diye. Hep güzellikleri gördükçe insan, bir bakacak ki sadece güzellik görüyor, çirkin hiçbirşey yok; sizin dediğiniz gibi ekilen bir tohum hemen filizleniyor, oyüzden ağzımızdan negatif hiçbirşey çıkamaması için çok dikkat etmemiz gerekiyor. İnsanın ağzından bir kötü söz çıkmaya görsün, hemen arkası geliyor çünkü; aynı şekilde iyi bir söz çıktı mı da hep iyi konuşmaya başlıyor insan. Eğer gözümüzü çevirip baktığımız heryerde hep güzellikleri görmeye çalışırsak, bir gün gelecek ki artık gözümüze herşey güzel gelecek, çirkin hiçbirşey görmeyeceğiz, göremeyeceğiz. Ve sevgi dolu, saygı dolu, içimizde sevgiden ve güzellikten başka hiçbir duygu ve düşünce barındırmadan yaşayacağız. Ozaman ne bir tatsızlık, ne bir tartışma olacak; ne bir negatif düşünce, ne bir çirkinlik olacak, ne bir mutsuzluk, ne huzursuzluk olacak; yalnız ve yalnız sevgi olacak içimizde. Sevgiyle dolu bir yüreğe herhangi olumsuz bir duygu ya da düşünce nasıl girer ki! Sevgi buna müsaaede eder mi! İnşallah, Allah hepimize sizin gibi güzel ve sevgi dolu bir insan olarak yaşamayı nasip eder. Allah’a emanet olun. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum Sabri amca’cım.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bu alemde her insan ayrı bir dünya... Yazan İlknur
Cvp: Bu alemde her insan ayrı bir dünya... Yazan Sabri Tandoğan