Sayın “Bir Talebeniz”,
28.10.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, hayat bir okul, biz de o okulun ebedi öğrencileriyiz. Bu okul hiç bitmiyor. Yaşadığımız sürece her gün hatta her saat yeni birşey öğrenmek durumundayız. Hatalarımız, kusurlarımız, noksanlarımız başımızdan aşkın. Aman dikkatli olalım, son nefesimizi vermeden hayat yolunda, mana yolunda, tekamül yolunda biraz ilerlemeye çalışalım. Hikayayi bilirsin. Bir Amerikalı trilyoner sabahleyin yazıhanesine gitmek üzere limuzinine biniyor. İnerken iş hanının önünde soğuktan donmak üzere olan bir adam görüyor, acıyor, ona on sent veriyor. Sonra yazıhanesine çıkıyor, bardağına viski koyuyor, yudumlamaya başlıyor. O sırada aniden kalpten ölüyor. Hikaye bu ya gök katında yargılanıyor, melekler bir masanın etrafında toplanmışlar yargılama yapıyorlar. Başmelek raportör meleğe söz veriyor, “Bu adamın dosyasını anlat” diyor. Raportör, “Efendim” diyor, o on sentlik olayı anlatıyor. Başmelek, “Peki” diyor, “başka hiçbir hayrı, hasenatı yok mu?” diyor. Raportör, “Yok, efendim” diyor, “dosyada gözükmüyor. Hepsi bu kadar.” Onun üzerine oylamaya geçiliyor. Bazı melekler “Efendim,” diyorlar, “on sentlik de olsa, hayatının sonunda da olsa biz gene bir iyilik yapalım, cennete koyalım.” Bazı melekler bu fikre karşı çıkıyorlar. “Cehenneme atalım” diyorlar. Başmelek oyları sayıyor, oylar eşit çıkıyor. Tabi bu gibi durumlarda başkan hangi tarafa katılırsa karar o oluyor. Bütün gözler başmeleğe çevriliyor. Başmelek gürlüyor, “Verin bu itin on sentini, atın cehenneme” diyor.
Aman yavrum, çok dikkatli olalım, bu adamın durumuna düşmeyelim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Verin on sentini, atın cehenneme” Yazan "Bir Talebeniz"
Cvp: “Verin on sentini, atın cehenneme” Yazan Sabri Tandoğan