Sayın Özden Çiçek

18.8.2006 tarihli mailinizi aldım. Yine herzaman olduğu gibi çocuklar gibi sevindim. Sizin maillerinizi okumak ne güzel. İnanın insan dünyaya yeni gelmiş gibi oluyor. Sitemizi izleyenler de öyle düşünüyorlar. Allah sizden, kıymetli eşinizden, dünya güzeli yavrularınızdan razı olsun. Hani geceler çeşitli nedenlerle gökyüzüne atılan havai fişekler vardır ya işte iç dünyamız sizin maillerinizi okuyunca öyle oluyor.

Efendim, benim bir adetim vardır, bir mekanı başka bir mekanla, bir insanı başka bir insanla karşılaştırmam, mukayese etmem. Kuran-Kerim’de, bir Ayet-i Kerimede “Allah her an yeni bir şe’n üzeredir”  buyruluyor. Efendim her mekanda, her insanda Allah’ın yarattığı apayrı güzellikler var. İş onları görebilmekte. “Görenedir görene, köre ne nedir köre ne” sözü ne kadar anlamlıdır. Büyük Yunus “Cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyor. Mesele her mekana, her insana, her zerreye o gözle, o aşkla bakabilmekte. Bir Fransız yazarı bir gün masasının üzerine bir kum tanesi koyuyor, kağıdı, kalemi eline alıyor ve dünya edebiyatında bir örneği görülmeyen bir şaheser ortaya çıkıyor. Mesele burada efendim, her zerredeki güzelliği görebilmek, ondaki çıldırtıcı ihtişamı hissedebilmek, sezebilmek. Madem ki her zerreden zikreden Allah’tır, bize düşen onu aşkla, hayranlıkla, ürpererek seyredebilmek. Kenan Rıfai sohbetlerinde “Sen seyrancısın, seyranına bak” derdi.

Muhterem efendim, size, eşinize, yavrularınıza sevgiler, saygılar sunuyor, yeni maillerinizi bekliyoruz. Lütfen bizleri duadan unutmayın.

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :