Sayın Manolya,
29.10.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, ilgine çok teşekkür ederim. Gerçekten yetmiş beş yıllık ömrümün en acı, en ıstıraplı, en gözyaşı dolu Cumhuriyet Bayramını yaşadım. Nicedir bir iç harp görünümünde benim güzel yurdum. Bazı belediye başkanları çıkıyor, “Ben, Cumhuriyet Bayramına gitmeyeceğim, o benim bayramım değil” diyor; başbakan için hazırlatılan hoşgeldiniz dövizlerini kaldırtıyor, çöpleri toplatmıyor, dükkanları açtırmıyor, çoluk çocuğu sokağa döküyor, daha nice çirkin, üzücü olaylara karşı İçişleri Bakanlığı omuz silkiyor. İşte bu durum vatanını ölesiye seven insanları kahrediyor. Çünkü İçişleri Bakanının elinde yetki var. Lüzum gördüğü zaman bir belediye başkanını görevden alabiliyor. Ama sayın bakanımız bu durumlara sadece seyirci kalıyor. İşte bu beni kahrediyor. Ya birileri çıkacak arabaları yakacak, kamyonları yakacak, otobüsleri yakacak, minibüsleri yakacak, evler, dükkanlara taş atacak, bazı işyerlerine molotof kokteyli atarak yangın çıkaracak ve bütün bunlara biz seyirci kalacağız. Olayları yapanlar yan sokaklara saptılar demekle iş kapanacak. İşte bu durum beni çıldırtıyor. Kaç gecedir uykusuzum. Sadece ağlıyor ve ıstırap çekiyorum. Artık bu durum karşısında yaşamak bile istemiyorum. Bir şair ne diyordu
“Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”
İşte böyle yavrum. Kaderde bu kara günleri görmek de varmış. Memleket yakılacak, insanlar sadece seyirci kalacak...
Değerli yavrum, ben memleketimizde hala çok asil, çok değerli insanlar olduğuna inanıyorum. Ama bu sükut neden, işte onu anlayamıyor, bir mana veremiyorum. Herhalde ben aptal, salak bir kimseyim. Yine bir hıçkırık sesi geliyor. Sadece başımı önüme eğiyor, gözyaşlarımı akıtıyorum. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Ağlasam, sesimi duyar mısınız? Yazan Manolya
Cvp: Ağlasam, sesimi duyar mısınız? Yazan Sabri Tandoğan