Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : “Ya istiklal, ya ölüm”
Gönderen : Gül Uçar
Tarih : 11/4/2008 7:15:37 AM


Değerli Hocam,


29 Ekim günü eşim, annem, kızım ve ben "Mustafa" filmini izlemeye gittik. Filmi büyük bir heyecan ile bekledik. İzledikten sonra ise çok üzüldük, düşüncelere daldık. Atatürk sadece zaafları ile korkuları ve kaygıları ile anlatılmıştı. İnsanız ve hepimizin kusurları var. Tıpkı gülün dikeni gibi. Ben arzu ederdim ki filmde Atatürk'ün vatan sevgisinden, bayrak sevgisinden, çocuk sevgisinden, ağaç sevgisinden de bahsedilsin. Ne yazık ki bunlardan planlı olarak hiç bahsedilmemiş. Hayatta iken düzenlenen suikastte sıkılamayan kurşun bu filmle sıkılmaya çalışılmış. Çaresiz çok üzülüyorum. Allah sonumuzu hayırlara çıkarsın. Rabbim vatanımızı milletimizi düşmanlarımızın şerrinden korusun. Bizlere de akıl, fikir ve sağduyu versin. Vatanımıza kanımızın son damlasına kadar sahip çıkmayı nasip etsin. Ben şu gelinen noktada şehitlerimizden utanıyorum. Her karışı atalarımızın kanları ile sulanan vatan toprakları cayır cayır yabancılara satılıyor. Allah'ım bu nasıl bir yangın? Vatanım alevler içinde yanıyor. Şehitlerimizin mirası olan bu vatanın emanetçisi olarak bizler ahirette onların yüzüne nasıl bakacağız bilmiyorum. Onlarki geride bıraktıkları karılarından, evlatlarından, canlarından geçerek nefislerini kutsal saydıkları bu vatan için kurban ettiler; biz bugün onların torunu olarak bırakın candan, eşten, evlattan geçmeyi, paraya tapıyor, yabancıların teklif ettiği paralar ile insandan da aşağı olup ülkemizi satıyoruz. Güney'de, Ege'de İngiliz bayrakları  dalgalanıyor. Bu nasıl bir utançtır Allah'ım? Bu bölgelere gidince kendi vatanımızda yabancı kalıyoruz. Bugün hangimiz Atatürk kadar vatanımızı sevip, ona sahip çıkabildik? Hangimiz bu vatan için onun kadar çalışabildik? Gece gündüz canını hiçe sayarak vatanın bütünlüğü için çalışan bir kişi ancak bu kadar taraflı anlatılabilirdi.


Aynı oyun bir kaç sene evvel üstelik asker çocuğu tarafından çevrilen "Gelibolu" filminde de yapılmıştı. Sinemadan çıkarken herkes üzgün ve kırgındı. Çünkü filmde utanmasalar kahraman Yeni Zelandalılar, kahraman Avusturalyalılar diyeceklerdi. Sanki bizim askerlerimiz vatanlarını savunmak ile ayıp etmişler de düşman askerlerine bir özür borcumuz varmış gibi. Bu filmleri yapanlara yazıklar olsun diyor, esefle kınıyorum.


Değerli Hocam, bunları sitede yazıp yazmamayı çok düşündüm. Çünkü sizi üzmek istemedim. Diğer taraftan düşündüm bunlar zaten sizin hepimizden daha iyi görüp, bildiğiniz ve üzüldüğünüz hususlar. Bu nedenle paylaşmanın daha iyi olacağına karar verdim.


Herşey bir insanı sevmek ile başlar dersiniz. Siz de tıpkı bir güneş misali gönlümüzü sevginiz ile ısıtıyor ve içimizdeki tohumun çatlaması ve filizlenip çiçek açması için bize yardım ediyorsunuz. Burada sizin sevginizin ışığı, ısısı kadar bizim kişisel gayretlerimiz de önem arz ediyor. Siz yine kendine yardım etmeyene kimse yardım edemez dersiniz. Etrafımızda ne kadar olumsuzluklar olursa olsun hepimizin içinde gün yüzüne çıkartılmayı bekleyen güzel hasletlerimiz var. Onları insan sevgisi, vatan sevgisi, bayrak sevgisi gibi evrensel bir sevgi ile besleyerek, olumsuzluklara karşı sabır göstererek, edeple, tevazu ile yaşıyarak, bir gül gibi açmayı ve etrafımıza güzel kokular vermeyi Allah bizlere nasip etsin.


Bir kitapta okuduğum satırlar sık sık zihnime geliyor; "Kötüler kötülüklerini yapmak için gece gündüz durmadan çalışırken, iyiler ne zaman harekete geçeçek?" Bu cümle insanın uykularını kaçırıyor. "Haydi kalk yatağından", tıpkı sizin hatırlattığınız marştaki gibi "yürü, atıl, devir karanlığı" diyor bir ses. İyiler tüm zorluklara karşı direnmeli, çalışmalı ve tıpkı kanserli hücre gibi kötülerin kendilerini kirletip, hasta etmesine izin vermemeli. Hayatın, varoluşun devamı iyilerin çalışmalarına bağlı diye düşünüyorum. Artı kutupta kimse kalmazsa bu dünyada hayat nasıl devam edecek? Gelecek nesiller için Allah ellele verip, çalışmayı ve sizin deyiminiz ile alevlerin içerisinde bir gül bahçesi oluşturmayı bizlere nasip etsin.


Değerli Hocam, gül ellerinizden hasretle öpüyor; sevgilerin saygıların en içten olanını size ve tüm gönül dostlarına sunuyorum.


Esen kalın.


Gül Uçar


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

“Ya istiklal, ya ölüm” Yazan Gül Uçar
Cvp: “Ya istiklal, ya ölüm” Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]