Sayın Çetin Dikmen,
5.11.2008 tarihli mailinizi aldım.
Çok önemli bir konuya değinmişsin. Gerçekten nice üreticiler, nice gıda hazırlayanlar resmen toplumun sağlığıyla oynuyorlar. Sözümona bir sağlık bakanlığımız var. Evlere şenlik. Görevleri nedir, hala anlayamadım. Birtakım paraya tapan, soysuz köpekler, alçaklar, namussuzlar insanlık düşmanları resmen toplumun sağlıyla oynuyorlar. Hepimizi zehirliyorlar. Sağlık bakanlığından tık yok. Benim gençliğimde domatese fakirin eti derlerdi. En fakirler bile ekmeğinin yanında gül gibi, mis gibi domateslerini yerler, karınlarını doyururlardı. Sonraları birtakım türediler çıktı. O canım domatesler kayboldu. Yerine rezil, kepaze, domates benzeri yüz karası nesneler ortaya çıktı. Ne yazık ki bunu yapan orospu çocuklarına karşı Sağlık bakanlığı hiçbir tepki göstermedi. Lokantada yemek yerken salatanın içindeki domatesleri tiksinerek, iğrenerek ayırıyorum. Oysa hayatta en sevdiğim gıda domatesti. Onu yemeye, koklamaya doyamazdım. Dünyanın en güzel parfümünden daha güzel kokardı o domatesler. Ama gün geldi, birtakım insanlık düşmanları bizleri o güzelim cennet nimetlerinden ayırdılar. Ne yazık ki adına sağlık bakanlığı denilen o palavra teşkilattan en ufak bir tepki yükselmedi. Beni o güzelim cennet nimetinden mahrum edenlerin Allah belasını versin.
Daha bunun gibi nice zehirlerle kuşatılmışız. Yıllarca önce İngiltere Sağlık Bakanlığı mikrodalga fırınları yasakladı. Yapanlar, satanlar en ağır şekilde cealandırıldı. Ama bizim sağlık bakanlığımızdan en ufak bir ses çıkmadı. Tuttular İngiliz tüccarları Türkiye sahipsiz bir memleket diye bütün mikrodalga fırınlarını  bize sattılar. Bizim cahil, ilkel, paraya tapan ithalatçılarımız bu rezil mikrrodalga fırınları getirdiler Türkiye'de sattılar.
Bakın memleketimize her taraftan, pek çok aileden kanser feryadları yükseliyor. Ve bu çığlıklar hergün biraz daha artıyor. Kimse çıkıp da bu senin anlattığın, anlatmadığın zararlı maddeler üzerinde durmuyor. Zavallı insanlarımız yurdun dört bir tarafında ölümle kucaklaşıyorlar. Sağlık Bakanlığı'nın umurunda bile değil. Ne yapalım yavrum, sahipsiz bir memleket. Sahibimiz yok...

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :