Sayın Tuncay Arın,
11.11.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, benim o sözü kabul etmememin sebebi şu: İki türlü mutluluk var. 1-)Maldan mülkten, paradn dövizden, mevki makamdan gelen mutluluk, bir de nefsin basamaklarını geçe geçe Allah ve Peygamber aşkında fani olmanın verdiği mutluluk. Bunları ayırdetmek lazım. İnsanlar genellikle büyük bir paraya kavuşup, büyük bir mevkiye çıktıkları zaman başları dönüyor. Bir nevi sarhoş oluyorlar. Hani hikayeyi bilirsin, sofu bir adam düğüne gitmiş. Dans parçaları çalmaya başlamış. Slow çalınırken “Haydi gel,” demişler, “sen de danset”. Adam dansa kalkmış, “Allah’ım,” demiş, “beni affet, günah yazma. Parça biraz hızlanmış, adam bu sefer Allah’ım demiş, yarısını yaz, yarısını yazma. Sonra iyice hızlanmış, en hareketli, en canlı parçalar adamı bir coşturmuş, bir coşturmuş, adam bu sefer “İster yaz, ister yazma” demiş. Hayat böyle yavrum. Öyle insanlar var ki mütevazı bir hayat sürerken büyük bir servete konunca, büyük bir makama gelince birden başları dönüyor. Ve ister yaz, ister yazma diyorlar. Hayat tecrübeleri bizlere bunu gösterdi. Bazı insanlar hüzünlüyken, ıstırap çekerken Allah’a daha çok yaklaşıyorlar. Bu da tecrübeyle sabit. Çok sevgili yavrum, o sözden benim kastettiğim mana buydu. Şimdi acaba anlaştık mı?
Yeni maillerini bekliyor, sevgi ve saygıyla gözlerinden öpüyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
İster yaz, ister yazma Yazan Tuncay Arın
Cvp: İster yaz, ister yazma Yazan Sabri Tandoğan
Cvp: İster yaz, ister yazma Yazan Sabri Tandoğan