Cok kıymetli hocam, bir mail daha atmaya karar verdim, değerli kardeşimiz Nurten hanımın Hac ziyaretini okuyunca. Simdiden kendilerine hayırlı yolculuklar dilerim, dualarında bizleri de eksik etmesinler, istirham ediyorum.
Son yazdığım maillerden birinde “ Dinle Neyden” filimine gösterilmeyen ilgiden bahsetmiştim, siz de lütfedip cevap vermiştiniz. Sağolun, efendim. Bugünlerde sinemalarda gösterime giren ve yer yer eleştiriler alan “ Mustafa” filminden hareketle duygularımı paylaşmak istedim. Bu gilme gitmedim ve gitmiyeceğim de. Efendim, geçen sene sizinle Remzi kitabevinde;” Mevhibe” adlı kitabı görünce, bizlere nasıl Mevhibe hanımefendi gibi bir zata” Mevhibe “ isimli kitap yazılır, diye torununu uyardığınızı, daha sonraki baskılarının Mevhibe Hanımefendi, Çankaya'nın Hanımefendisi olarak basıldığını anlatmıştınız.
“Mustafa” filmi, ne demek efendim?” “Mustafa” , içinde Atatürk'ün zaaflarını anlatan bölümler varmış. Ben, o zaaflardan önce Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Yüce Önderimizi “ Mustafa” diye yapılan filmi yapan Can Dündar'ı kınıyorum. Yapımcı “ Can” niye yazmadı?
Efendim, Nurten hanımın haccı ile bu yazımın ne ilgisi olduğunu okuyanlar merak edeceklerdir, kesinlikle Nurten hanımı tenzih ederek yazıyorum, vesile oldular, duygu ve düşüncelerimi yazmama.
Geçen akşam, Abbas Güçlü ile Genç Bakış programında Sakarya Universitesi'nde “ Vefatının 70'inci yılında Büyük Önder Atatürk” tartışıldı. Konuklar arasında, Kazım Karabekir Paşa'nın kızı da vardı. Timsal hanımefendi, Kazım Karabekir ile Atatürk arasında geçen olayları naklettiler. Atatürk, Rauf Orbay ile Erzurum'da bir konakta otururlarken, “ Kazım Karabekir Paşa kuvvetleri ile geliyor.” derler. Mustafa Kemal Paşa, “ Milli Mücadele başlamadan sona erecek. “ der. Kazım Karabekir Paşa, “ Emrinizdeyim, paşam.” der. Daha sonraki yıllarda babasını Atatürk'le görüştürmediklerinden yakınıyor Timsal hanım, hatta Dolmabahçe Dil kurultayında, Atatürk diyor ki, bana Kazım'ı getirin barışmak istiyorum, daha sonra da komaya girmeden, getirin Kazım'ı helalleşmek istiyorum, diyor;maalesef başkalarının engel olduğunu belirtiyor.
Program ekranına gelen röportajlar arasında, AKP eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın anlattıkları çok önemliydi, benim için. Nevzat hoca;” Vahabilik'te mezar ziyereti günah sayıldığı için Suudiler bütün mezarları yıkmaya başlamışlar. Sıra peygamberimiz, Hz. Muhammed'in mezarına gelmiş. Ülkedekiler Mustafa Kemal Atatürk'den yardım istemişler. Atatürk, bu olayı duyunca, Suudi Kralı'na Hz. Muhammed'in değil mezarına, türbesinin bir taşına dahi dokunulursa bedelinin çok ağır olacağını bildiren bir nota göndermiştir. Bu vesikanın, Dışişleri arşivinde mevcut olduğunu, ama yıllardır açıklanmadığını, “ belirttiler.
Birtakım nedenlerle Atatürk gerçekliğiyle anlatılmıyor, şu anda ismimiz Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet ise, dinimizi istediğimiz gibi yaşayabiliyorsak, hiçbir ülkenin boyunduruğu altında değilsek, bunu Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları büyüklerimize borçluyuz. Nur içinde yatsınlar. Efendim, heyecanımı mazur görün, ülkemizin içinde bulunduğu zor şartlar beni duygulandırdı, bazı gerçekleri paylaşmak istedim. Ellerinizden, özlemle, hürmetle öpüyorum. Ayla Belen.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Ne idik ne olduk Yazan Ayla Belen
Cvp: Ne idik ne olduk Yazan Sabri Tandoğan