Merhaba Sabri amcacım; Şu aralar işler karışık işyerinde. İnşallah sonu hayırlı gelir. Sitedeki yazıları okudum, size mail atmak için yazmaya başlamıştım ki annem aradı, “Sabri amcanla konuştum, selamı var sana” diye; heyecanlandım ben de sizden haber alınca. Dün annem doktora gitmişti, gözünde bir rahatsızlık var, göz tansiyonu çıkıyor; inşallah daha ilerlemez, ona üzülmüştüm dün biraz. Sitedeki yazıları okurken “Mustafa” isimli filmle ilgili yazılanlara katıldığımı söylemek istedim ben de; eşim de ben de gitmeme kararı aldık öyle bir filme. Bu konuyla ilgili ben de çok sinirlendim öyle bir film yapan o şahsa. Ve sanıyorum ki böyle bir ortamda, böyle bir film kasıtlı yapıldı diye düşünüyorum. Geçen hafta haberleri izlerken birşey dikkatimi çekti ve çok üzüldüm, kızdım da; 10-13 yaş grubundaki çocukları bu filme götürmüşler, filmden sonra çocuklara muhabirler soru soruyorlar filmi nasıl buldunuz, beğendiniz mi diye! Çocukların kafası karışmış, kafalarında Atatürk ile ilgili olumsuz bir takım düşünceler oluşturmuş o film; çok üzüldüm dinlerken ve o filmi yapan o insana da çok kızdım. Nasıl yapabiliyorlar böyle bir filmi inanılır gibi değil. Bilmiyorlar mı ki şuanda bukadar özgür yaşıyorsa insanlar, hiç bir milletin boyundurluğu altında değilse, bu Atatürk sayesinde! Siz hep diyorsunuz; sevgiyle açılır gönüller, herkesi, herşeyi sevelim, her gördüğümüzde güzellik bulmaya çalışalım, güzellik avcısı olalım diye; sanırım insanlar sevgiden ve güzellikten uzaklaşıyorlar ki, niyetler kötüleşiyor ki böyle şeyler yaşanıyor, kavgalar, gürültüler, patırtılar yaşanıyor. Ama sizin de dediğiniz gibi önemli olan bu gürültü, patırtı içinde kendi dünyamızı kurabilmek; sevgiyle, huzur içinde yaşayabilmek; sevmek , sevilmek, güzellikleri görebilmek. Sizin dediğiniz aklıma geliyor hep, “tüm patırtı, gürültüler, olumsuzluklar sizin alanınıza gelince size yaklaşabiliyor mu, yoksa orada duruyor mu!” Yanlış ifade ettiysem kusura bakmayın. Geçen akşam televizyonda yabancı bir kanalda hayvanlarla ilgili bir program seyrediyorduk. Birşey gördüm, okadar duygulandım ki; kocaman bir gergedan ufacık yavru bir köpeği seviyordu. Gergedan okadar büyüktü ki; köpek de daha yavru, küçücüktü. Gergedanın hemen önünde yavru köpek onunla oynamaya çalışıyordu, gergedan da nasıl hassas davranıyordu ona, yavru olduğunu biliyor ve büyük bir hassasiyetle yaklaşıyordu ona, hafif hafif dokunuyordu, seviyordu, yalıyordu. Oysa okadar büyük bir hayvandı ki istese, azıcık sert dokunsa köpek yavrusu zarar görebilirdi; bunu biliyordu gergedan ve nasıl büyük bir hassasiyet gösteriyordu yavruya karşı; insan seyrederken duygulanıyor. Ne güzel bir sevgi göstergesiydi. Seyreden insanı da düşündürüyor ve “işte sevgi bu” dedirtiyor. Allah hepimize böyle hassas olmayı, sevgiyle yaşamayı, herkese, herşeye karşı karşılıksız bir sevgiyle yaklaşmayı nasip etsin inşallah. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum ve çok güzel bir gün geçirmenizi diliyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Kainatın özü edep ve saygı Yazan İlknur
Cvp: Kainatın özü edep ve saygı Yazan Sabri Tandoğan