Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Gaflet uykusundan uyananlara ne mutlu
Gönderen : Vedat Özmen
Tarih : 11/19/2008 11:20:28 AM


Sayın Hocam,


 


Bugün değerli dostlarımıza  bir büyük sahabeyi ,Selman-ı Fârisi’yi anlatmak istiyorum. Bunda bizim için ibretler olduğunu düşünüyorum.


 


Selman-ı Fârisi, Peygamber Efendimizin en yakın sahabelerinden birisi. Peygamberimizin vefatından sonra Medine’ye vali olarak gönderilmiş. Üzerinde sürekli eski bir elbise varmış, bir valiye yakışacak bir elbise değilmiş. Yatacağı zaman elbisenin  yarısını altına yayar, yatak yapar, yarısını üstüne yayar yorgan yapar, öyle yatarmış. Kendisine tahsis edilen vali konağına hiç girmezmiş. Kendisine yetecek ufacık bir oda yaptırmış; milletin işini, devletin işini oradan idare edermiş.


 


Bir gün Şam'dan bir tüccar gelmiş. Bir şeyler de getirmiş, mallarını götürecek bir hamal arıyormuş. Sağına soluna bakmış, kimseyi hamala benzetememiş. Selmân-ı Fârisî'ye bakıyor. Garip bir adam. Hem hamala da benzer bir vaziyeti var.


"--Gel, gel!" diyor.


O da çekinmeden gidiyor.


"Şu benim eşyalarımı evime kadar götürür müsün?" 


"Hay hay!" diyor” hemen yükleniyor evine götürüyor.


Yolda  tanıyanlar:


"Esselâmu aleyküm ya emirel mümînîn!" deyince, adam utanıyor;


“Efendim, affedersiniz ben sizi bilemedim, kusuruma bakmayın! Bırakın burda eşyaları, ben bir başkasıyla yollarım." diyor.


Fakat Selman Fârisi:


"Hayır.Ben söz verdim. Evine kadar götüreceğim!" diyor.


Adamın eşyasını evine kadar götürüyor. Sonra diyor ki:


“Bu yükü taşımamın bana üç yararı oldu. Birincisi , kibir ve gururumu ayaklarımın altına aldım. İkincisi, yardıma ihtiyacı olan birinin ihtiyacını giderdim. Üçüncüsü, bu işi yapmakla bir müslümanı korudum. Ben yapmasam belki de benden daha zayıf bir müslüman taşıyacaktı.”


 


Valiliği boyunca devlet maaşından on para almamış. Bununla beraber aldığı hurma dallarını yelpaze, süpürge veya seccade gibi şeyler yaparak satarmış, onunla geçimini temin edermiş, geri kalanını da ihtiyacı olanlara dağıtırmış.


 


En nihayet eceli geliyor. Ölüm halinde Sa'd bin Ebî Vakkas, ziyaretine gidiyor. Bakıyor ki, ağlıyor.


"Niye ağlıyorsun, ölümden mi korkuyorsun ?" diye soruyor.


“Ölümden korktuğum yok, dünyaya hırsım da yok. Ben Peygamber Efendimize söz verdim; O sözü yerine getiremediğim için ağlıyorum." diye cevap veriyor.


"Neydi o söz?.."


Diyor ki:


"-Resulullah Efendimiz, 'Dünyada ancak bir yolcu kadar yük alın kendinize. Fazla yük almayın sırtınıza. Çünkü yol yokuştur, çıkamazsınız sonra, kalırsınız yolda.’ derdi. Ama şu etrafımdakilere bak. Ben ne kadar çok şey edinmişim. Şimdi bunlarla huzuru Resulullaha nasıl varacağım?" 


Sa'd diyor ki: "Baktım acaba evde ne var diye. Eşyası bir tencere, bir sahan, bir testi, bir bardak, bir de sofradan ibaret... Bunu çok görmüş Selman, ağlıyordu.”


 


Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın. Onların imanından, edebinden, tevazusundan, ahlakından zerre kadar da olsa örnek almayı nasip etsin...


 


 


Selam, sevgi ve hürmetlerimle


Vedat Özmen


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Gaflet uykusundan uyananlara ne mutlu Yazan Vedat Özmen
Cvp: Gaflet uykusundan uyananlara ne mutlu Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]