Sayın Cihan Bey,

22.11.2008 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, bir gün bir bakkale uğradım. Benden önce karşı inşaattan bir amele gelmiş, siparişini veriyor. Ben de kenara çekildim, sıramı beliyorum. Amele kardeşimiz dedi ki: “Bir ekmek, 50gr helva, bir Marlboro”. Bu sözü işitince ürperdim. Adam Marlboro’sunu içebilmek için katığını neredeyse sıfıra indirmişti. Bir düşünün. Koca bir bütün ekmeğe 50gr helva katık olur mu? Ağzına atsan bir kerede yok olur. Çok üzüldüm. Ve sigaranın insanı ne kadar zavallı hale getirdiğiniz ibretle gördüm.

Hepimizin  çok sevdiği, çok saydığı muhterem Bahtışen Hanım, hava müsait olunca kızını evlerinin yanındaki parka götürüyor, yürüyüş yaptırıyor.  Bir gün biraz dinlenmek için banka oturuyorlar. Yanlarına bir genç kız geliyor. Biraz sonra hal, hatır soruluyor. Kız, çantasından bir Parliament sigarasının çakmağını çıkarıyor. Sigarasını tüttürerek herhangi bir yerde çalışmadığını söylüyor. Bahtışen Hanım soruyor, “Peki, nasıl geçiniyorsuuz?” Genç kız cevap veriyor: “Annem, evlere temizliğe gidiyor...” Bu sözü işitince gözümden yaş geldi. Yarabbi, annesinin temzliğe giderek kazandığı üç beş kuruşunu lüks sigaraya veren o alçak, şerefsiz evladı düşünün. Yarabbi, bu insanlar çıldırmış mı? Bunun izahı mümkün mü?

Kıymetli yavrum, bir de sigara içenlerin çevreye verdikleri zararı düşün. Lokantaya gitmişsin, yemek yiyorsun. Öndeki masada üç kişi sigaralarını tüttürüyorlar. Birden çevreye iğrenç bir koku yayılıyor. Yediğin yemek burnundan geliyor. Bu insanlık mıdır? Bazan taksiye de biniyorsun. Hareket ediyor. İçerisi duman altı. Şöföre soruyorsun. “Efendim, demin üç yolcu bindi. Sigaralarını yaktılar. Üçü de eşkiya gibi şerefsiz, namussuz insanlar. Allah belalarını versin. Korkudan birşey diyemedim...”

Kıymetli yavrum, daha böyle yüzlerce, binlerce misal verebiiriz.

Geçenlerde Armada’daki Uludağ kebapçısına gitmiştik. Pencerenin yanında yuvarlak bir masa var. Arkadaşlarla gidince oraya otururuz. Bu sefer garsonlar oturtmadılar. “Efendim, ön masalar sigara içenlere ayrıldı. Siz arkaya, kapının yanına gideceksiniz” dediler. Tabi, protesto ettik ve “Bu emri verenin Allah bin belasını versin” diyerek ordan ayrıldık. Bir daha oraya gidersek ...

İşte böyle sevgili yavrum. Armada’daki Uludağ’ın sahibi, sigara içmeyenleri kendi alçak ruhuna göre cezalandırıyor. Yüz kere, bin kere lanet olsun.

Ne diyelim yavrum, onlar hayatı, bizim burnumuzdan getiriyorlar. Allah  da onların burnundan getirisn.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :