Sayın Manolya Hanım,
22.11.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, gönderdiğin mailin değerini, önemini anlatabilecek kelime bulamadım. Ne kadar düşündürücü. Ne kadar hepimize ders verici bir örnek. Bu bana kırk yıl önceki bir hatıramı gözümün önüne getirdi. Bir gün Hacı Bayram’a girmiştim. Bir Alman mühendis geldi. Arada sırada uğruyor, tasavvufi kitaplar alıyordu. O gün de birkaç kitap seçmiş, borcumuz ne kadar diye kitapçıya sormuştu. O sırada orada kitaplara bakan bir zat, öfkeyle Alman mühendise döndü, “O kitapları alamazsınız” dedi. Alman mühendis sebebini sordu. “Siz” dedi “müslüman değilsiniz. O kitaplar elinize yakışmaz. Madem bu tür kitapları seviyorsunuz, neden müslüman olmuyorsunuz?” Alman cevap verdi, “Efendim” dedi, “Müslümanlık denince benim aklıma Yunus’lar, Mevlana’lar, Hacı Bayram’lar geliyor. Böyle müslüman olmaya henüz kendimde liyakat göremiyorum. Sizler gibi Müslüman olmaya da benim ihtiyacım yok.” Aradan bunca yıl geçti, hala unutamadım. Cevap tokat gibiydi. Yıllarca düşündüm, ürperdim.
Efendim, bütün mesele burada. İslam’ı bütün inceliğiyle, güzelliğiyle yaşayıp, pırıl pırıl renk dolu, ışık dolu bir insan olabilmekte. Edepli, zarif, kibar, saygılı, düşünceli, hoşgörülü bir Müslüman olabilmek ne güzel bir olay. İster istemez inanan da inanmayan da böyle bir Müslümana saygı duyar, hayranlık duyar. Ve onun gibi olmak ister. Bir iki ibadeti yerine getirdim diye (kabul edileceği ne malum) afra, tafra yapmak, hava basmak kabalığın ta kendisi değil mi? Allah, böyle olan kardeşlerimizi korusun.
İnşallah hepimize Allah Yunus’ların, Mevlana’ların, Hacı Bayram’ların yolunda yürümeyi nasibeder.
Selam, sevgi ve saygı le.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Diliyle değil fiiliyle örnek olanlara ne mutlu Yazan Manolya
Cvp: Diliyle değil fiiliyle örnek olanlara ne mutlu Yazan Sabri Tandoğan