Çok Kıymetli Büyüğüm,
Gününüz hayırlı olsun, bir kaç gün sitenizden uzak kaldım dün biriken mailileri okuduktan sonra bir soruda ben sormak isitedim sorumu da yazmıştım fakat odama giren müdürümün günlük evrakları bana uzatmasıyla nasıl olduysa yazdığım soru bir anda siliniverdi ben de soruyu sormaktan vazgeçdim. Ne zamandır aklımda olan bir gazeteden kesip sakladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Beykozda onbeşler diye anılan çeşmenin banisi Süheyl Ünver bu hikayeyi aktarmış hem de İshak Ağa bizzat kendi anlatıyor. (İshak Ağa Beykoza damgasını vuran şahsiyet)
İşte o hikaye: "Anadoluda doğduğum köyde oturuyordum.Çok zaruret içindeydim. İstanbul'da hemşehrilerimin Gümrükte hamallık yapmak suretiyle iyi para kazandıklarını yakınlarına yazdıkları mektuplardan öğrenmiştim. Onların yanına gitmek için heveslendim.Hemen yola koyuldum. Üsküdara geldim Öğrendimki Gümrük karşı tarafta imiş baktım, bazı kimseler büyük bir sandala doluyorlar.Bunlar karşıya geçecekler dedim.Bende bindim ve ilave ettim. Beni gümrükte indir.Buyurun dediklerine göre herhalde bedava diye düşündüm zira hiç param yoktu. Sandalcı kalkarken para istemezmi yanımda ona verecek hiç birşeyim yoktu o halde indir dedim bazı yolcular canım şu garibi indirme biz parasını veririz dediler.Kalktık sandal gümrükün önünde yavaşladı.Bir salaş önünde durarak beni indirdi.Sandalcı aradım,gümrük hamallarına bağırarak:"Size bir ayı getirdim" dedi sözü çok gücüme gitti ama bir şey demedim. Bir süre orada çalıştım.Aldığım harçlıkların bir kısmını kendime sarfettim ama bir miktarınıda biriktirdim.Bizim gümrükün önü çöplük bir yerdi bir orada deniz kenarına atılmış bir ölü tavuk gördüm fakir bir adam onu görerek geldi hemen boğazladı kesik kafası ile hızlı hızlı uzaklaştı bu beni meraklandırdı peşine düştüm.Ona bunun sebebini sordum dedi ki: "Evde karım uzun zamandır hasta yatıyor canı tavuk istemiş oysa alacak param yok ne yapayım diye düşünürken bir ölü tavuğu gördüm canlı kestirdim demek için boğazladım sevinçle sana tavuk aldım diye eve karımın yanına gidiyorum." Buna çok üzüldüm "sen onu karına yedirme şunu al git taze bir tavuk kestir götür" diyerek biriktirdiğim ne kadar para varsa kesesiyle birlikte verdim. Adamcağız sevinçden ağlayarak gitti bende döndüm gümrüğe geldim. Bir gün saraydan birkaç adam gelerek ismini bildirmedikleri lakin yeni gelmiş bir adamı arıyorlardı bende kulak verdim baktımki beni tarif ediyorlar onlara "beni arıyorsunuz galiba" dedim bu adamlar hemen beni sevinçle alıp doğru padişahın yanına götürdüler ve huzuruna çıkardılar. Padişah dedi ki "Dün gece rüyamda senin bir fakire yardım ettiğini gördüm bu hareketini beğendim ve seni taltif etmek için aradım işte sen osun bu yardımın Cenab-ı Hak'kın da hoşuna gitti. Bu cihetle seni İstanbul'un Gümrüğüne emin atadım". İşte ben de münasebetim olan ve cihetle uğurlu saydığım Beykozu ihya eden suları toplayarak 1746 da Allahın bana olan lütfunun borcunuda eda etmek için bir çeşme ve bazı eserler yaptırdım. Bir gün dairede oturuyordum. Gümrüğün önüne hatalı geçiş yapan bir kayıkçıyı huzuruma getirdiler Baktım beni sandala almak istemeyen ve hemşehrilerime "size bir ayı daha getirdim" diyen adam kendimi tanıtdım utandı "Ben de ayı diye söz etmene gücenmiştim. Bu Allahında hoşuna gitmedi iyi hareketlerimden dolayı beni dairenin başı yaptı sende bir kalp kırdığın için hala kayıkçı kaldın dedim. üzülerek önüne baktı ve nedamet getirerek ağladı."
Hocam biraz uzun oldu okuyanlar hakkını helal etsin Allaha emanet olun sevgi ve saygılar.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
İyilikten iyilik, kötülükten kötülük doğar Yazan Kübra
Cvp: İyilikten iyilik, kötülükten kötülük doğar Yazan Sabri Tandoğan