Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,

25.8.2006 tarihli mailinizi aldım. Gösterdiğiniz sıcak, samimi ve yakın ilgiye çok teşekkür ederim.

Efendim, ayların en güzeli, en anlamlısı, en şereflisi olan Ramazan’a nasıl hazırlanacağımızı soruyorsunuz. Derim ki önce farz olan ibadetlerimizi yapalım. Ekonomik hayatımızı bir düzene koyalım. Ben borçlu bir insanın manen ve maddeten huzur içinde olacağına inanmıyorum. O banka kartı yüzünden önce ekonomik dengeleri bozuldu, sonra iç dünyalaarındaki güzellik gitti, ahenk gitti. Şunu iyi bilelimki hayat dünyasıyla, ahiretiyle, maddesiyle manasıyla, ruhuyla bedeniyle, bireysel hayatıyla ve toplumsal hayatıyla bir bütündür, bir kompozisyondur. Bu kompozisyonun herhangi bir noktasındaki eksiklik veya fazlalık bizi perişan etmeye yeter. Dengeler bozulunca bir daha yakalamak bazan çok güç, bazan imkansız olur. Hayatı tevhidin ışığı altında görmek gerek. Yaşamak, varolmak tevhidle beraber olunca anlamlı. O güzel birliği bölüp parçaladığımız zaman bizi bekleyecek olan sadece hüsrandır. Bunun dışında imkanlarımız nispetinde güzel sanatlarla meşgul olmamız gerekiyor. Mümkünse müzik, resim, edebiyatla değilse en azından biriyle güzellikler alemine giremezsek o zaman sonsuzluk kervanı yürür gider, biz geride kalırız. Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde “Allah güzeldir, güzellikleri sever” buyuruyor. Yunus “Cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyor. Kur’an-ı Kerim’de bir Ayet-i Kerimede “Ne yana bakarsan bak Allah’ın vechi oradadır” buyruluyor. Aşık Veysel, “Yumma gözün kör gibi” diyor. Güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Her zerre Allah’ın nuruyla dolu. Biz de aşk içinde, heyecan içinde, ürpererek her zerreden zikreden Allah’tır diyoruz. Ne olur kendimizi arıtalım, temizleyelim ve bu zikri duymaya çalışalım. Buna tasavvufta “sevincini bulmak” deniyor. Bırakalım çevremizdeki insanları, onlar nemrutça, firavunca yaşamlarını sürdüre dursunlar. Sevgiden uzak, saygıdan uzak, edepten, incelikten uzak. Atila İlhan’ın tabiriyle mağrur bir totem gibi yumruklarını sıksınlar, dişlerini gıcırdatsınlar, biz herşeye rağmen içimizi iyiyle, güzelle ısıtalım. Edep, zarafet, incelik şiarımız olsun. Hazreti İbrahim’in alevler ortasındaki gül bahçesi gibi biz de kendimize sevgiden, dostluktan, kardeşlikten, şefkatten, hizmetten bir bahça yapalım ve orada seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden diyerek mutluluğun doruğuna ulaşalım. O zaman göreceğiz ki Ramazan gönüllerimize bir sevinç, bir güzellik, bir mutluluk ağacı gibi girecek ve Allah’la, Peygamber'le, meleklerle beraber olmanın erişilmez güzelliğini yaşayacağız. Ne mutlu bu güzelliği duyabilenlere, yaşayabilenlere...

“Duyuyor, biliyor, inanıyorum ki

Yaşamak sevgilerle güzel

El ele tutuşup ilan edelim

Aşk gelicek, cümle eksikler biter”

Allah bu güzel yaşantıyı bize de, yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize de nasip etsin. Aşk gelicek, cümle eksikler biter diyelim. Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz diyelim.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :