Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Su Kristallerinin Sırları
Gönderen : Sami Yaylalı
Tarih : 8/26/2006 12:19:39 PM



Suya üfleme, yüzyıllardan beri hatta eski Türk inanışında büyük
bir yeri olan okunmuş su gibi tabirler kullanılarak şifa
getireceğine inanışlar aslında ne hikmetler taşıyor. Su
kristalleri sizin niyetiniz ve sözlerinizle değişiklik arzediyor.


Sami Yaylalı


 


SU KRİSTALLERİNİN SIRLARI


Safvet SENİH


Birtakım sırlara ve feyizlere mazhar olduğuna inandığım Kurban Dede, bir
gün
Hz. Hızır ile ilgili hatıralarını anlatırken, mesele suyun sırlarına
geldi.
O sadece, 'Ah bir bilseniz suda neler var neler!..' dedi ve meseleyi
öylece
kapattı. Tevhid delilleri üzerine araştırma yaparken, suyun kimyevî yapısı


ve fizikî değişikliklerle ilgili yönünü hayretle görmüş, Cenab-ı Hakk'ın
harika icraatı karşısında hayran olmuştum. Bediüzzaman Hazretleri de, dört


unsurdan biri olan suyun fazl ve rahmet arşı olduğunu söyler.
Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto ise, içinde 70'ten fazla kristal


resmi bulunan Su Kristalleri adlı kitabında: "Su cansız bir madde değil;
canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su çevresinden
pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir." diyor. Prof.
Emoto'nun suyun biyo-fizikî özelliklerini araştırarak ortaya koyduğu
gerçekler, yeni bir döneme kapı açacak gibi.


Emoto, üç yıl kadar önce mikroskopla yaptığı araştırmalarda, donmuş su
kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon
gösterdiğini keşfetti. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre
tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara da tepki veriyor.


Sanacell sağlık firmasının davetlisi olarak, temmuz ayında Berlin Teknik
Üniversitesi'nde 1.200 kişiye konferans veren Prof. Emoto, su
kristallerinin
nasıl farklı şekillerde davrandığını, büyüleyici bir yapı göstermesine
karşılık, temiz dağ suyunun berrak ve düzgün kristal yapıları ihtiva
ettiğini tespit etti. Ayrıca, çocukları, su ile konuşturarak su
kristallerinin verdiği tepkileri gözler önüne serdi. Emoto, on iki yıl
süren
çalışmaları ve yaptığı on binlerce deney neticesinde, suyun sadece iyi ve


kötü bilgileri, müzik ve sözleri değil, hisleri ve şuuru da kaydettiğini
ortaya çıkardı.


Çekilen kristal fotograflarında suyun verdiği mesaj çok açık; sevgi ve
minnettarlık gibi duygular fıtrat tarafından tasvip görmüştür. Yani sevgi
ve
minnettarlık, fıtratın özüdür. Su, ne kadar sevgi, duygu ve âhenk dolu söz


ve musikî ile karşılaşırsa; altıgen kristal yapısı da o kadar güzel ve
düzgün olmaktadır. Meselâ çekilen fotografların birinde suyun yanında
"şeytan" dendiğinde, kristaller kaotik bir biçime girerken, diğerinde de
güzel sözlerle dua edildiğinde, suda, berrak ve estetik yapısı ile
mükemmel
bir altıgen ortaya çıkıyor. Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh
âleminin varlığına da işaret ediyor.


Emoto, araştırmasıyla suyun sadece hâfızasının ve bilgi taşıyıcı
özelliğinin
olmadığını, aynı zamanda kâinatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini de
yansıttığını ispatlamaktadır. Meselâ iki kavanozun içine haşlanmış pirinç


konuyor. Birine teşekkür diğerine aptal yazılıyor. Bir ay boyunca bu
sözler
bu şişelere söyleniyor. Netice çok enteresan: "Aptal" denen kavanozun
içindeki pirinçler siyahlaşıyor ve kavanozdan çok kötü koku çıkıyor.
Diğerinde ise; pirinç beyaz kalıp, hoş bir koku yayılıyor. Bu da
gösteriyor
ki, kötü ve iyi sözler, su ve pirincin üzerinde tesirli oluyor. Öyleyse
Allah'ın nimet ve ihsanlarına karşı, zikir, fikir ve şükür vesilemizi hiç


unutmamamız gerekiyor. Bilhassa Bismillahirrahmanirrahim ile Elhamdülillah


hiç unutulmamalıdır.


Başlangıçta söylenen bir söz var ve bu söz ince maddî bir titreşime, şekil


oluşturan bir sese dönüşüyor. Ve sonra tekrar belli bir bilgi haline
geliyor. Su böyle frekansları en açık bir şekilde ispatlanabilir olarak
çeken bir maddedir. Su kristallerinin şekli, dünyanın nasıl bir durumda
olduğunu gösteriyor. Meselâ; Berlin, Londra veya Paris'teki klorlu çeşme
sularının dejenere olmuş kristal yapılarına karşılık; temiz kaynak suları


estetik ve çok ince dizayn edilmiş altıgen yapılar göstermektedir. Bu
geometrik şekil tabiattaki bütün hayat olaylarının temel biçimini
oluşturuyor. Heavy-metal müzik ve küfür sözlerinin aksettiği suyun kristal


yapısı, yapılan deneylerde tamamen parçalanıp dağılarak eski kristal
formları binlerce parçaya bölünüyor. Vücudumuzun % 70 gibi büyük bir
kısmının sudan oluşması gerçeği de, bizim, diğer insanların ve tabiatla
olan
münasebetlerimize dikkat etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.


Japon bilim adamı Prof. Masara Emoto, su kristalleriyle ilgili
çalışmasında
iki önemli olayın rol oynadığından bahsediyor. Biri, 12 yıl kadar önce
Amerika'da; "Manyetik Rezonans Analiz Cihazı" denen ilginç bir âlete
rastlamasıdır. Bu âlet sayesinde sıvı ve canlı organizmalardaki belli
frekanslar ölçülebiliyor. Diğeri ise; kar tanelerinin hiçbirisinin
birbirine
benzememesini bir yerde okuması. Kar da sudan meydana geldiği için, su
kristallerinin de farklı olabileceğinden hareket etmiş.


Su Kristalleri adlı kitabında suyu çeşitli yönlerden ele alan Prof. Emoto,


çalışmalarının ilmî temelini oluştururken, din gerçeğini de göz ardı
etmiyor. "21. yy'da en önemli olayın ilimle dinin yeniden buluşması
olacağını düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan aptallaşacak, modern ilim
de
hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı." diyor.


Emoto, su kristallerinden edinilen bilgilerden depremin önceden tespit
edilebileceğini söylüyor. Bunun için evvelâ deprem olan bölgelerdeki su
kristalleri hemen incelenerek, suyun buna verdiği tepki gözlenmelidir.
Daha
sonra bilgisayar bağlantılı mini mikroskoplarla sürekli bu bölgelerdeki su


kristallerinin bir merkezde değerlendirilerek takip edilmesi gerekiyor.
Zira
deprem bölgelerinde yer altında meydana gelen değişikliklerin bir anda
olmayıp, günler, hattâ haftalarca sürdüğünü ve bu değişikliklerin oradaki
su
kristallerinden takip edilebileceğini söylüyor. Su kristallerinin
fotografının çekilmesi de şöyle oluyor: Önce su eksi yirmi derecede
donduruluyor. Sıcaklığı eksi beş dereceyi bulduğunda kristal ortaya
çıkıyor.
5 mm'lik buz parçasında ancak 25 mikron, yani 0,025 mm büyüklüğünde bir
kristal oluyor. Bu yüzden bunun 200 defa büyütülmesi ve bu esnada en ufak


bir titreşimin meydana gelmemesi gerekiyor. Su kristalleri de yaklaşık
elli-altmış saniye, buzun sıcaklığı sıfır dereceye ulaşana kadar
görülebiliyor.


Bütün bu ilmî gerçeklerden hareketle, Allah'ın nimetlerine karşı tavrımızı


ayarlamamız gerekiyor. Meselâ, yemeğin başında Besmele çekmek, sonunda
Elhamdülillah deyip şükretmek, ortasında bu harika nimetleri bize ihsan
eden
Cenab-ı Hakk'ın kerem ve lütuflarını düşünmek gerekiyor.


 


SÖZ OLA SOHBET MEKANI " <GENCSOZ@sozola.com>'dan alınmıştır.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]