Sayın Burcu Hanım,

14.12.2008 tarihli malinizi aldım.

Kıymetli yavrum, gönderdiğin mailde öyle bir soruna değinmişsin ki hayatta verilmesi gereken en önemli cevabı içeriyor. Değerli yavrum, bu satırları yazarken birtakım kitabi bilgiler vereceğimi sanma. Doğrudan doğruya kendi yaşantımdan sana sesleniyorum. Benim de bütün hayatım hayal kırıklıkları, yanlış anlaşılmak ve karşılaştığım nankörlüklerle geçti. Bu bir realite. Ama, bunların hiçbiri beni etkilemedi. İçimdeki sevgi ve hizmet aşkı gün geçti büyüdü, büyüdü, büyüdü, yedi milyar insanı içine aldı. Şimdi bakıyorum da yedi milyar insan daha gelse onlara da yetecek sevgi var içimde. Mesele şurada yavrum. Sevdiklerimizi Allah rızası için sevmek, fedakarlıkları Allah rızası için yapmak. Değil bir karşılık beklemek bir teşekkür dahi istememek. Üç yaşından itibaren rahmetli annem bana hergün şunu tekrarlardı: “Yavrum, iyilik yap, denize at, mahluk bilmezse Halik bilir.” Değerli yavrum, yeryüzündeki bütün insanları tek istisna olmadan bütün varlığımla seviyorum. Çünkü onların herbirinde ayrı ayrı sevgili Allah’ımın nice güzelliklerini görüyorum. “Sevmek, devam eden en güzel huyum” diyorum.

“Sevmek, delicesine, deliler gibi sevmek, kuş uçar gibi sevmek, gök gürler gibi sevmek, yeryüzündeki bir kum tanesinden, gökyüzündeki samanyoluna kadar bütün varlığı insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşya ve cemadatıyla Muhammedi bir aşkla sevmek.”

Artık böyle bir sevgide karşılık beklemek olur mu? Önemli olan aşka aşık olabilmek. O kadar çok sevelim ki yolda biziz görenler “Ne o sevgi, nereye gidiyorsun?” desinler. Biz, aşkın kendisi olalım. Biz, aşk şarabıyla öyle sarhoş olalım ki şarap bizi görünce sarhoş olsun ve biz Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi

“Ben cihanın altın terazisine

Ağırlığımca sevgi vermişim

Ses edin, uzak milletlerin gençleri

Bütün atenlerimi germişim”

diyelim. Sevgili yavrum, bu satırları yazarken öyle mutluyum ki sonsuz şükürler olsun: Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden.

Sana, annene, babana gökler, denizler dolusu selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :