Sayın Reyhan Kaya,
2.9.2006 tarihli mailinizi aldım. Günlerdir bekliyorduk, merak içindeydik. Şükürler olsun kavuştuk. Kitaplarım için söylediğiniz güzel sözlere memnun oldum. Allah daha güzel kitaplar yazmayı nasip eder inşallah.
Kıymetli yavrum, çevren için söylediklerin, tesbitlerin hem doğru hem ilginç. Şunu unutma ki biz bu dünyaya zevk için, keyf için gelmedik. Hepimiz, istisnasız hepimiz ayrı ayrı sınavlar içindeyiz. Yaşı, dini, ırkı, milliyeti, sosyal ve ekonomik statüsü, bilgisi, görgüsü ne olursa olsun herkes bir sınavın içinde. Diyorsun ki yaşça benden çok daha büyük insanlar olmayacak hatalar, yanlışlıklar içinde. Hayat öyle yavrum. Dün de böyleydi bugün de böyle. Hiç şüphen olmasın yarın da böyle olacak. İnsanlar sanıyorlar ki Yunus’un, Mevlana’nın zamanında insanlar melek gibiydi. Onlar böyle güzel ortamlar içinde büyüdüler, yetiştiler, olgunlaştılar. Ama değerli kızım gerçek hiç de öyle değil. Yunus bir şiirinde
“Bu dünya dopdolu kalleş
Her birinden bir ses gelir”
diyor. İşte öyle yavrum, Mevlana’nın çevresindeki bazı kimselerden neler çektiğini kitaplar anlata anlata bitiremiyor. Ta Şam’dan kalkıp Konya’ya, Mevlana’yı irşada gelen Şems-i Tebrizi birtakım kendini bilmezler tarafından hançerlenerek öldürüldü. Resulullah Efendimiz az mı çekti. Ne kadar kaba, kötü, çirkin hareketlere maruz kaldı, iftiralar atıldı, canına kastedildi. Kainatın Efendisi bir Hadis-i Şerifinde “Allah’ın üzerine kasem ederim ki yeryüzünde hiç kimse benim kadar acı ve ıstırap çekmedi” buyuruyor. Değişen hiçbir şey yok yavrum, gene fesat kazanları kuruluyor, yine yeni yağmış kar gibi tertemiz insanlara iftiralar atılıyor, onlar kırılıyor, incitiliyor, ağlatılıyor. Elbet ilahi divanda en ince ayrıntılarına kadar bunların hesabı sorulacak.
Peki, bu gibi durumlar karşısında bizim takınacağımız tavır ne olmalıdır? Yunus bir şiirinde “Biz kimseye kin tutmayız, düşmanımız kindir bizim” diyor. Peygamber Efendimiz aldığı manevi emir üzerine Taif’e gidiyor onlara İslamın inceliklerini güzelliklerini anlatıyordu. Başına gelmeyen kalmadı: Çirkin ve kaba sözler hakaretler ve atılan taşlar. Mübarek ayakları kan içinde kaldı. Bir sahabi o kadar müteessir oldu ki "Ya Resulullah dedi öyle beddua edin ki bütün Taif halkı yerin dibine geçsin". Yüce Peygamberimiz mübarek ellerini açtı “Allah’ım dedi bu Taifli’ler ne yaptıklarını ne söylediklerini bilmiyorlar, Sen onları affeyle. Yarabbi onları en kısa zamanda İslamla şereflendir”. Değerli yavrum biz de Peygamberin yolunda isek çevremizdeki çirkinliklere kötülüklere karşı takınacağımız tavır böyle olmalı. Önce onları bağışlamak sonra onların dünya ve ahiret mutlulukları için hayır dua etmek. Kin, nefret, intikam duygularının bizim gönlümüzde yeri olmayacak. Yunus Emre “Bir çeşmeden akan su acı tatlı olmaya" diyor. Biz de hayat olayları karşısında daima Yüce Resulümüzün istediği gibi olacağız Onu örnek alıp izinde gideceğiz. Parolamız daima sevgi, saygı, edep, incelik, hassasiyet ve şefkat olacak. Yunus bir şiirinde “Kakımak olaydı ger Muhammed de kakırdı, vara yoğa kakırsın, sen derviş olamazsın” diyordu. Biz de yine Yunus gibi “Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek, derviş gönülsüz gerek” diyelim ve sevgiyle, saygıyla yürüdüğümüz yola devam edelim. Diyelim ki:
Ben cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak milletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim
Selam sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Çevremde beni her an çelişkiye düşürecek olay ve şahıslar var Yazan Reyhan Kaya
Cvp: Çevremde beni her an çelişkiye düşürecek olay ve şahıslar var Yazan Sabri Tandoğan