Sayın Manolya Hanım,
28.12.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, gerçek bir müslüman için ne dün vardır, ne yarın. Önemli olan içinde yaşadığımız anı en güzel, en verimli bir şekilde ihya etmektir. Dün, acısıyla, tatlısıyla güzelliğiyle, çirkinliğiyle geçip gitmiş. Onu ne geri getirebiliriz, ne onu aynen yaşayabiliriz. Kur’an-ı Kerim’de “Allah, her an yeni bir şe’n üzeredir.” Buyruluyor. Bize düşen görev ona sadece ibret alabilmek için bakmaktır. Hata ettiysek, yanıldıysak, başarısızlığa uğradıysak acaba nerede hata ettik, başarısızlığımızın nedenleri ne olabilir diye ders almak için, ibret gözüyle bakmak gerekir. Gelecek, meçhul. Acaba hangi birimiz yarına çıkabileceğiz. Bunu bilmiyoruz. Ama bugünü en güzel şekilde yaşayabilen insan aynı zamanda yarınını da hazırlamış olur. İş, zamanı değerlendirmeye kalıyor. Bu konuda o kadar hassas, o kadar dikkatli olalım ki bütün davranışlarımız bir edep, bir zarafet, bir incelik içinde olsun. Bazı kimseler en kıymetli zamanlarını maziyi yaşayarak berbad ediyorlar. Falanca, o sözü niye söyledi, filanca o hareketi niye yaptı, ben buna muhatap olacak insan mıyım, diye mütemadiyen düşünüyorlar. Kendi hayatlarını da farkına varmadan zehir ediyorlar. Falanca benim için kötü düşünmüşse, kötü sözler söylemişse bundan bana ne? Onun hesabı ondan sorulacak. Siz lokantada yemek yerken dikkat ettiniz mi, kimsenin hesabı kimseden sorulmuyor. Herkes, kendi faturasını kendi ödüyor. Bu nedenle aman dikkatli olalım, mazi hesapları yaparak, gelecek hayalleri kurarak bugünümüzü rezil etmeyelim. Biz, yalnız kendi söylediklerimizden, kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz. Güzel bir ilahi vardır:
“Dem, bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem”
diye. Meseleyi ne güzel izah ediyor bu ilahi. İçinde bulunduğu anı en güzel şekilde değerlendirebilenlere ne mutlu.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Dem, bu demdir Yazan Manolya
Cvp: Dem, bu demdir Yazan Sabri Tandoğan