Sayın Hülya Hanım,
3.9.2006 tarihli mailinizi aldım. Bu sabah kalktığımda ben de sizi düşünüyordum. O meşhur lokantada bana yedirdiğiniz kuru fasulyanın tadı hala damağımda. Midenizin rahatsızlığının geçmesine memnun oldum. Mide çok hassas bir organ. Duygumuzla, düşüncelerimizle, çok yakın bir rabıta içinde. Biz rahat ve sakin olunca, hayallerimiz, düşüncelerimiz güzelleşince ona paralel olarak midemiz de düzeliyor. Her şey hayatta bize bağlı. Bütün gerçekler, güzellikler bizim içimizde. Mısri Niyazi
“Ben sanırdım halk içinde hiç bana yar kalmamış
Ben beni terk eyledim, gördüm ki ağyar kalmamış”
diyor. İnsan kainatın en sırlarla dolu varlığı. Bir Kudsi Hadiste “Ben insanın sırrıyım, insan benim sırrım” buyruluyor. İnsanoğlu kafasının içinde gerek kendisiyle, gerek başkalarıyla kavgayı, mücadeleyi, didişmeyi bırakıp da tam bir teslimiyetle “Bir çeşmeden akan su, acı tatlı olmaya” dediği zaman yaşamak inanılmaz, takat getirilmez bir güzellik kazanıyor. O zaman insan, insan, hayvan, bitki, cemadat demeden bütün varlıkla kaynaşıyor, her zerreden zikredenin O olduğunu görüyor. Unutmayalım ki dünyası cennet olanın ahireti de cennet olur. Demek ki bütün mesele “Sevelim, sevilelim dünya kimseye kalmaz” diyebilmekte. Bu makamı yaşayabilenlere ne mutlu. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sizin kitabınızı okuyunca... Yazan Hülya
Cvp: Sizin kitabınızı okuyunca... Yazan Sabri Tandoğan