Sayın Süheyla Suyolcu,
30.12.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, aşkta ve dinde münakaşa olmaz. Çünkü ikisinde de bir inanç, bir güzellik, bir özveri hakimdir. İkisi de yalana, ikiyüzlülüğe gelmez. İkisinde de bir safiyet, bir arılık, bir duruluk vardır. Bir kimse kayıtsız şartsız teslim olmuşsa Rabbine, onda zerre kadar kuşku, tereddüt, ikircikli davranış bulunmaz. Aşk da böyledir. Ancak böyle olduğu zaman ona aşk denir. Bizler, ancak nefsimizin dizginlerini elimize aldığımız zaman bu büyük realiteler bahis konusu olur. Küçük hesaplar, çıkar, menfaat hesapları, ikisinde de yoktur. Eğer gerçekten seviyorsa, gerçekten inanıyorsa. Rabia Sultan bir şiirinde
“Allah’ım, ben Sana cennet ümidiyle ibadet ediyorsam beni cennnetinden mahrum et
Sana cehennem korkusuyla ibadet ediyorsam beni cehennneme at
Ama sadece Seni sevdiğim için, Sana aşık olduğum için, Sana kavuşmak için ibadet ediyorsam cemalini benden esirgeme Yarabbi.”
der. Gerçek aşkta da böyledir. Bir kimse bir diğerini gerçekten bütün varlığıyla seviyorsa artık o sevgide çıkar, menfaat hesapları bulunmaz. Amaç beraber olmaktır. Beraber olmanın sonsuz güzelliğini yaşamaktır. Keşkelerin, belkilerin olduğu yerde ne aşk, ne inanış vardır.
İbrahim Hakkı Hazretleri
“Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler”
der. Yunus Emre
“Bir çeşmeden akan su acı tatlı olmaya”
der. Bir Niksar türküsünde
“Ne gelirse Hak’tandır, şinanay yavrum, şinanay”
denir. Dikkat edilirse bunların hepsinde kayıtsız şartsız bir teslimiyet vardır.
Bu nedenlerle aşkta da, dinde de münakaşa yoktur. Sadece sulh, sükun, güzellik, huzur ve mutluluk vardır.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Gerçek aşkta ve dinde münakaşa yoktur Yazan Süheyla Suyolcu
Cvp: Gerçek aşkta ve dinde münakaşa yoktur Yazan Sabri Tandoğan