Sevgili Üstâdım Sabri Bey ve Gönül Sohbetlerinin Çok Değerli Müdavimleri,

Geçen mesajımızda bizi Resullullah'ın kabri şerifinin yakınlarından telefonla arayarak güzellik sergileyen bir dostumuzdan bahsetmiştik.

Dostumuzun Hicaz'da bulunduğu tarihlerde, 19-20 yaşlarındaki pırlanta kızları Deniz Hanım da İstanbul'da bir kültür merkezinde yağlı boya tablolarını  sergiliyordu.

15-21 Aralık tarihleri arasındaki serginin adı "Aşka Dönüş" idi... "Dönüş"ten Mevlevilikteki "semâ"yı kastediyorlardı.. Serginin tanıtım posterinde "Mârifet dönmek değil bulmaktır; bilesin!" deniyordu...

15 tablo sergiliyorlardı ve her bir eser tasavvufî isimler ve içeriklere sahipti...

Resim sanatından anlamayan bir insan olmakla beraber bu 15 tablodan çok şey anladığımı söyleyebilirim.. Anladım ve hayran oldum!!

Yanılmıyorsam "Ney" ismini taşıyan tablonun karşısındaydım... Deniz Hanım'a bir şey sorma ihtiyacı hissettim ve sordum.. "Acaba?" dedim; "Resimlerinizde bir takım özel kodlamalar yaptığınız oldu  mu?".....

"Hayır!" cevabı alınca, neyden yayılan müziği, nefesi temsil eden fırça izlerinin belli noktalarına işaret ederek; "Buradaki "Lillah"ı hiç farkettiniz mi?" diye sordum.. "Daha önce hayır!" cevabı üzerine, "Peki; şuradaki birden fazla "Mim" harfini ve hemen ardından gelen ve âdetâ "Hâ"yı andıran fırça dalgalanmalarını...??"....

Hakikaten, bâzen insan "söylemek, anlatmak, yapmak, çizmek, resmetmek" istediğinin üstünde bir güzellik seviyesinde eserler ortaya koyabiliyor... Hedefin ötesine geçilebiliyor; maksad en olumlu şekilde ve anlamda aşılabiliyor!!!

Tabii,  resim sanatına ilgisi zayıf bir insan olarak bizim böyle bir sergiyi ziyaret ederken ilk hatırladığımız ve "O burada olsaydı ve keşke bu eserlere asıl onun nazarları değseydi!" dediğimiz zâtı âliniz oldunuz..

Yeni yılda sağlık ve âfiyet dileklerimle, en kalbi saygılarımla,

Kardan Adam 

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :