Sayın Manoya Hanım,

2.1.2009 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, gönderdiğin mailde çok öenmli bir konuya değinmişsin. Edep, hem öğrenilir, hem öğretilir. Yalnız bu öğrenim sözle, kelimelerle olmaz. Kaba, bencil, egoist, nefsini firavunlaştırmış bir insana siz neyi anlatabilirsiniz? Söylediğin sözler bir kulağından girer, bir kulağından çıkar. Edep, incelik ve zarafet yalnız hal diliyle anlatılır. Bizzat yaşayarak gösterilir. Rahmetli Rana dünyanın en edepli, en ince, en hassas, en zarif insanıydı. Ama bir kere bile ağzından edep şudur, edep budur diye bir söz çıkmadı. Ama hareketleriyle bütün insanlığa örnek oldu. Edepte önemli olan davranıştır. Rahmetli babannem nur içinde yatsın, veli bir hanımdı. Ama hayatında bir kere bile din, iman nutku atmadı. Ama daima zarifti, daima edepliydi. Tanıdığım, çok sevdiğim, hayran olduğum bir Nuraydın Hanım, bir Bahtışen Hanım edebin en güzel örneklerini davranışlarıyla, yaşantılarıyla veriyorlar. Mes’ele bir düşüncenin, bir fikrin edebiyatını yapmakta değil iş onu yaşayabilmekte. Bunu yapabilenlere ne mutlu. Bir Paşa Dede Hakka göçeli yıllar oldu. Ama hergün müstesna şahsiyetiyle, edepli davranışlarıyla bizlere örnek oluyor, ışık tutuyor. Nur içinde yatsın, Allah’ın rahmeti, Peygamberin şefaati üzerine olsun. Dikkat ettim, bugünün insanını artık sözle, nutuk ile etkilemenin imkanı yok. Ama edeli insanlar hayatta iken de Hakka göçtükten sonra da ışık saçmakta devam edecekler. Allah, bu güzellikleri cümlemize nasibetsin.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :