Sayın “İsimsiz 2”,
6.1.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, öyle muhteşem bir mail göndermişsin ki okudukça hayran oldum. Okudukça sana olan sevgim, saygım daha çok arttı. Meseleye o kadar güzel yaklaşmışsın ki hayatta çok az insan bu inceliğe, bu derinliğe ulaşabilir. Seninle iftihar ettim. Allah seni ailene, memlekete ve tefekkür dünyasına bağışlasın. Değerli yavrum, gerçekten bu bu patırtı, gürültü içinde esas mesele unutuluyor. Bu meselenin yanında okulmuş, dersmiş, diplomaymış hepsi palavra, hepsi hikaye. Biz bu dünyaya sınıf geçmek için, adına dersane denilen o sefil, o rezil tuzakların ağına düşmek için gelmedik. Biz bu dünyaya adam olmaya geldik. Yontulmaya, medeni bir şekil almaya, Hazret-i İnsan olmaya geldik. Ne yazık ki paraya ve mevkiye tapılan günümüz dünyasında bu çok ince husus unutulup gitmiş. Trafkteki bir arabayı düşünün. Bulvarda gidiyor. Ama nereye gittiğini bilmiyor. Tıpkı Aşık Veysel’in dediği gibi:
“İnce, uzun bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece”...
Ne yazık ki günümüzün materyalist havası içinde o pırıl pırıl , o tertemiz çocuklarımıza ana babalar bir yarış atı gözüyle bakıyorlar. Ve koro halinde aynı çirkin nakaratı tekrarlıyorlar. Otur, dersine çalış... Otur dersine çalış. O pırıl pırıl evlat bir şiir okuyacak olsa, bir desen çizecek olsa, güzel bir müzik dinleyecek olsa aynı çirkin koro, aynı çirkin nakaratı tekrarlıyor: “Otur, dersine çalış.” Ve insanı dersten de okuldan da nefret ettiriyorlar. “Otur, dersine çalış”...
Ama insan bu çirkin koroya göre yaratılmamış ki. İnsan, büyük insan, yüce insan, güzel insan... duyan, düşünen, tefekkür eden sevmek, sevilmek isteyen muhteşem varlık. Özdemir Asaf bir şiirnde
“Dünya kaçtı gözüme”
diyordu. İnsan ruhunun büyüklüğü, yüceliği, güzelliği yanında dünya nedir ki, bir toz zerresi. Yahya Kemal bir şiirinde
“Gel, kurtar kendini varlığın dar hendesesinden
Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar”
diyor. Değerli yavrum, işte o nur topu gençler, o mübarek insanlar bir tarafta o çirkin koronun sesiyle bir taraftan adına dersane denilen o iğrenç para tuzaklarının etkisiyle dersten de, okumaktan da nefret ediyorlar. Bütün kabahat onların mı? Bizim, hiç mi kabahatımız yok?
Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanını sunuyorum...
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Ailenin ve dersanelerin perişan ettiği yavrularımız Yazan "İsimsiz 2"
Cvp: Ailenin ve dersanelerin perişan ettiği yavrularımız Yazan Sabri Tandoğan