Merhaba Sabri amca;
Dün yine müzikteydik annemle. Çok güzel geçti vakit. Çabucak geçiyor orada geçirdiğimiz zamanlar. Sekiz şubatta huzur evine götüreceklermiş bizi; hayırlısı bakalım. Cumartesi günü de kardeşimle birlikteydik eşim ve ben. Kardeşimin nişanlısı bizi davet etmişti; onlardaydık. Gayet iyi vakit geçiyordu ki kardeşimin burnu kanamaya başladı birden; o anki davranışlarından daha önce de kanamış olduğunu anladım; kardeşim de iki gün önce de kanadığını söyledi. Hatta annem iki gün önce kanayınca tansiyonuna bakmış; büyük 13, küçük 10 çıkmış. Doktora gitmesini söyledim hemen. Okadar üzüldüm ki, o andan itibaren hiç zevk almadım orada geçirdiğim anlardan; sonra eşimle eve geldik; o akşam pek uyuyamadım, üzüldüm; eşimle konuştuk biraz; rahatladım ama kafam da takıldı kardeşimin burnu neden kanadı diye! Bayağı üzüldüm. Ertesi sabah ki müzik de iyi geldi bana; akşam da eşimle çay içip sohbet ettik; klasik müzik dinledik. Bunlar da çok iyi geldi. Çok güzel konulardan bahsettik. Ara ara gözlerimiz doldu ikimizin de. O anlar hep Allah’la dolu, okadar güzel anlardı ki hiç geçmesin istedim; “bir an yaşıyorum ömre bedel” cümlesi aklıma geldi. Sonra saate bir baktım ki gece onbir olmuş; nasıl geçmiş vakit hiç anlamadım. Eğer insanın an’ları güzel sohbetle, Allah’la dolu geçerse zaman nasıl geçiyor anlamıyor. An’dan zevk alıyor ve o anlar hiç geçmesin istiyor. İçi huzurla, mutlulukla doluyor; sevgiyle doluyor. Öyle büyük bir sevgiyle doluyor ki kendi kendine insan “Allah’ım içimde öyle büyük ama öyle büyük bir sevgi var ki herkesi, herşeyi içine alabilir” diyor. İnsan her anını böyle yaşasa dediğiniz gibi herhalde bu dünyada cennet hayatı yaşardı. Her an’ı cennet hayatında yaşamak nasip olur inşallah herkese, hepimize.
Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum Sabri amca ve çok güzel bir hafta geçirmenizi diliyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Duygunuzla düşüncenizin arasına fesat sokmayınız” Yazan İlknur
Cvp: “Duygunuzla düşüncenizin arasına fesat sokmayınız” Yazan Sabri Tandoğan