Sayın Damla Hanım,
22.1.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, sen kendi kendini mutsuzluğa, huzursuzluğa teslim ediyorsun. Sen, aklı başında, ne yaptığını bilen, çok değerli bir insansın. Hipnozlarda filan senin ne işin var? Bunlar birtakım kimselerin para tuzakları. Faydalı olacağına kesinlikle inanmıyorum. Bugüne kadar faydasını gören kimse de olmadı. Ben de görmedim. Kusura bakma ben kimsenin işine karışmasını sevmem. Süleyman Demirel’in dediği gibi hipnoza gidiyorsan, hipnoza gidiyorsun demektir. Bu senin bileceğin iş. Ama ben kesinlikle inanmıyorum. Ve senin kendi öz varlığına, temiz duygularına, iyi niyetine ihanet ettiğin kanaatindeyim. Madem hipnoza gidiyorsun, o zaman Sabri Bey’e niye geliyorsun? Bunlar o kadar birbirine zıt, o kadar farklı durumlar ki cevap verip vermemekte tereddüt ettim. Ama siteyi kurarken Allah’a verdiğim bir söz var, ölüm bahasına da olsa doğruları söylemek. Ne olur bana darılma gücenme, benim ayrı bir dünyam var. Benim dünyam Kuran-ı Kerim, Hadis-i Şerif, Mevlana, Yunus, Münir Derman üzerine kurulmuş. O yüce sultanların yanında bu hipnozlar, mipnozlar hilebaz, hokkabaz, madrabaz işleri. Beni anlıyorsun değil mi?
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Ya hayır söyle, yahut sus” Yazan Damla
Cvp: “Ya hayır söyle, yahut sus” Yazan Sabri Tandoğan