Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sohbetlerden bir demet
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 1/25/2009 8:01:16 AM



 


Aziz Büyüğüm, Sevgili Babacığım,


Hayırlı günler dileyerek size ve bütün dostlara selam ve saygılarımı sunuyorum...


Bütün güzelliklerin sizlerle olması dileğiyle sözü yeni sohbet notlarınıza bırakıyor sadece güzelliklere uzanan gülden ellerinizi bütün sevenleriniz adına hürmet ve sevgiyle öpüyorum.


 


Hoşçakalın, Allah’a emanet olun...


 


 


Ç. Seçkin Gürel


 


 


 


SOHBET DERYASINDAN DAMLALAR


 


 


-Her mürşid veli midir efendim?


 


Evet, her mürşid velidir ama her veli mürşid değildir. Rabia Sultan büyük bir veli idi ama mürşid değildi. Bu hep karıştırılıyor. Velilerin de çeşitleri vardır. Bazı veliler cellali oluyor. Mesela Münir Bey böyle bir adamdı. Hastanede haksız yere rapor isteyen ve bunda ısrar eden genel müdürü bir bakışta yere yıkmıştı. O anda velinin gözünden bakan Allah oluyor. Bir veliye cemal ve celal sıfatlarının verilişi de ilahi hikmete binaendir. Bazı mürşidler bu görevi yaparken çok büyük bir yükün altında kalıyorlar. Bunun büyük mesuliyeti oluyor. Mürşid talebesinin eksiklerini tamamlarken fazlalıklarını da alıyor.


 


Mürid, mürşidini aramaz, mürşid müridini arar. Eğer talebe belli bir kıvama gelmişse mürşid arar, onu bulur. Şems Şam’dan Konya’ya gelirken sormuşlar, “Nereye gidiyorsun?” “Başımı vermeye gidiyorum” demiş. O, Konya’da başını vereceğini bile bile Mevlana’yı irşada gelmişti, Onun yetiştirilmesi için görevliydi.


Bu hayatta hiçbir şey bize ait değildir. Hiçbirşeyi kendimizden bilmeyeceğiz.


 


 


-Efendim, bazı insanlar bugünkü toplumsal şartlara göre değil de Peygamber Efendimizin zamanındaki tarzda giyinmek, yemek ve yaşamak konusunda ısrar ediyorlar?


 


Eğer Peygamber Efendimiz bu çağda yaşasaydı bugünkü insanlar gibi giyinirdi, kendi çağındaki kıyafetiyle sokağa çıkmazdı. Gideceği yere deveyle değil, en modern vasıtalarla giderdi. Mühim olan şekilden öze inebilmek. Bir gün bir arkadaşım “Sabri,” dedi, “çok üzülüyorum Peygamberimiz gibi giyinemediğim için.” Ben de ona dedim ki “Hiç üzülme, Ebu Cehil de, Ebu Lehep de O’nun gibi giyiniyordu ama bunun onlara hiçbir faydası olmadı. Çünkü o devrin giyim tarzı öyleydi.”


 


 


-Efendim, Hz. Mevlana’nın “İnsanın neye güldüğünden aklı, nasıl güldüğünden edebi anlaşılır” diye bir sözü var mı?


 


Evet. Bir toplulukta güzel bir espri yapıldığında gülmeyen biri varsa onun anlayışı kıttır. Espri zekanın çiçeklenişidir. Her insan espri yapamaz ve espriyi anlayamaz.


Edep ise aklın dıştan görünüşüdür, insanı hayvandan ayıran özelliktir. İnsanın gülme şekli de onun edebini belli eder.


 


 


-Efendim, insanları birbiriyle kıyaslamak doğru mudur?


 


Hayır. Hiçkimseyi diğeriyle kıyaslamayın. Elma ile armut kıyaslanmaz. Herkesin kendine göre meziyetleri vardır. Bir çocuk matematikte çok iyidir de diğeri resmi güzel yapar. Biz insanlara bakmasını bilmiyoruz. Bence olgunluk demek, yetişmek demek kafadaki dar kalıpları, önyargıları kaldırmak demektir. Bana sorsalar genelevde çalışan filan kadın mı yoksa filanca namaz kılan kadın mı daha üstündür deseler “Ben bilemem ki derim, kimin daha üstün olduğunu, Allah bilir.”


 


Yunus Emre, “Hiç kimse bilmez bizi, biz ne işin içindeyiz” diyor. İki tane somut ölçümüz olacak. Peygamberimiz “Allah’ı en çok memnun eden ibadet insanları sevmek ve onlara hizmet etmektir.” buyuruyorlar. Biz, dışımızdaki insanlardan etkilenmeyeceğiz. İnsanlar bizim için ne derlerse desinler.


 


 


-Efendim, bir insanla ilk karşılaşma, ilk tanışma önemli midir?


 


Evet, önemlidir. Herşey o ilk karşılaşmada oluşur. Hatta karı-koca beraberliğinde  herşey ilk gecede belli olur. Ya o birlikteliklerinde birbirlerine sevgi duyarlar, ruhen ısınırlar ya da birbirlerinden soğurlar. Aksini iddia eden varsa gelsin, söylesin!


 


 


...


 


 


 


Sabri TANDOĞAN


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]