Günaydın Sabri amcacım;
Bugün izinliyim; izin aldım; iznim var kullanamıyorum oyüzden bugün bir günlüğüne almak istedim. Sabah dokuzu on geçiyor şuan ama şirketten iki defa aradılar; bakalım akşama kadar kaç defa daha arayacaklar! Hayırlısı. Bugün rahat rahat evden size yazı yazmak istedim. Bir hafta sonu daha su gibi akıp geçti; ama okadar dolu dolu okadar güzel birhaftasonuydu ki... Sizi görmek, sizinle vakit geçirmek çok güzeldi, farklıydı, özeldi. Cuma akşamı eşim ve babam bizi tren istasyonuna bıraktılar; annemle trene bindik; sonra babam ve eşimle vedalaştık; tren kompartımanının camından eşimin gidişini seyrederken arkasından duygulandım; gözlerim doldu. İçim biraz buruk, yolculuğumuz başladı. Çok şükür rahat bir yolculuk yapıp Ankara'ya vardık; orada Solmaz Hanım ve Fatmanur'la buluştuk. Solmaz Hanım yorgundu; onedenle misafirhanenin odasında biraz dinlenmek için gitti; annem de onunla gitti. Biz de Fatmanur'la oraya yakın birpastanede oturduk, sohbet ettik. Çok sevdim onu; nekadar iyiniyetli,güzel bir insan; Allah gönlüne göre versin herşeyi. Sonra annem aradı; saat de onkiye geliyordu; yavaş yavaş hep beraber oradan ayrıldık konferansınıza gelmek üzere. Konferansın yapılacağı yere yaklaştıkça herzaman ki gibi kalbim çarpmaya, heyecanlanmaya başladım. Sizi göreceğim her zaman öyle oluyor. Sanki her seferinde sizinle ilk defa karşılaşacakmışım gibi heyecanlanıyorum, kalbim çarpıyor. İstisnasız herseferinde bu, böyle oluyor. Konferans yerine gelip de oturduğumuzda gelişinizi beklerken sesinizi duydum ve anladım ki kapıdan girmek üzeresiniz ve o an kapıda göründünüz; kapıdan girdiğiniz an yine herzaman olduğu gibi bir manevi hava kapladı sanki koca salonu; yine ürperdim, yine heyeyecan içerisindeydim. Sonra konferansınız başladı. Bıraktım kendimi tamamen sizin gözlerinize, sesinize, anlattıklarınıza. Duygulandım, duygulandım, duygulandım...Her söylediğiniz beni etkiliyordu Azize anneyle ilgili. O ne mübarek bir insanmış ki karşısında yapılan her terbiyesizlik ya da saygısızlık karşısında süküt edebiliyormuş. O ne muhterem bir insanmış ki kendisini huzur evine bırakan çocukları ona her sorulduğunda onlar için hayır dua edip onlarla ilgili olumsuz tek bir söz söylemiyormuş; o ne güzel bir insanmış ki sizin onu tanıdığınız 40 sene boyunca ağzından tek bir negatif söz duymamışsınız. Onun hayatıyla, yaşamıyla ilgili anlattıklarınızdan çok etkilendim ve ağladım, konuşmanızın pek çok bölümünde tutamadım kendimi ve gözlerimden yaşlar geldi. O salonda okadar güzel, okadar yoğun manevi bir hava hissetim ki; o hava anlattıklarınızla ve sizin varlığınızla birleşince duygulanmamak, anlattıklarınız karşısında ürpermemek mümkün değildi! Güzel şeyler çabuk bitermiş; o bir saatlik konferans çabucak geçip gidiverdi sanki. Sonra elinizi öpmek için yanınıza geldim gözlerimin yaşlarını silip; o an hissettim ki nekadar özlemişim sizi, ama nekadar özlemişim... Ama yanağınızdan bile öpemedim. Sizden çekiniyorum, sizin yanınızda heyecanlanıyorum, yanlış birşey yaparsam diye korkuyorum. Herseferinde sanki sizi ilk defa görüyormuşcasına heyecanlanıyorum. Anlatması zor. Sonra oraradan çıktık ve Hala'nın yerine geldik; nekadar güzel, ferah, temiz bir yerdi orası; çalışanlar nekadar güleryüzlü, güzel insanlardı; dekor, renkler çok güzeldi; insanın içine huzur veren, sıcak bir havası vardı oranın, çok sevdim. Mantı da bir harikaydı. Orada biraz uzaktım size, seyrettim hep sizi ve dinledim söylediklerinizi. Nekadar mutluydunuz, nasıl güzel gülüyordunuz. Allah bu ortamın oluşmasına vesile olan herkesden razı olsun. Sonra yanınız boşalınca yanınıza gelmek istedim; geldim ama sanki konferansta hiç sizi görmemişim gibi yine başladı kalbim çarpmaya. Sizi hergün görsem yine böyle hissedeceğimden eminim. Siz çok güzel, çok özel bir insansınız Sabri amca ve Allah biliyor ya sizi çok ama çok seviyorum. Siz dediniz ya o gün "ben sevdiğimi içimden severim" diye ben de öyle Sabri amca. Kilometrelerce uzakta olsam bile size, sizinle herzaman konuşamasam, herzaman göremesem bile sizi hep seveceğim, çünkü siz benim hep içimdesiniz. Sonra ayrılık anı geldi ve ayrıldık. Yine bindiniz arabaya ve arkanızdan bakakaldım. Sizi nasıl da özlemişim, nasıl özlemişim...ara ara hep bunu hissettirdi Allah bana. Sonra annemle yine güzel bir yolculuk yaptık ve geldik; eşim karşıladı bizi istasyonda; onu da çok özlemişim şu iki günde; o da beni özlemiş; öptü beni, yanağımı sevdi sanki ilk defa görmüş gibi, "yüzün aydınlanmış sanki" dedi; nasıl da mutlu olmuştu beni gördüğüne, gözlerinin içi gülüyordu; ben de onu gördüğüme çok mutlu oldum, duygulandım, çok özlemişim onu iki günde. Sonra bindik arabaya ve bir pastanede oturduk biraz. Ben heyecan içerisinde sizi anlatmaya, Azize anneyi anlatmaya başladım ona. Ne güzel dinliyordu beni; nasıl güzel, gülerek bakıyordu bana, siz anlatırken nasıl benim gözlerim dolup yaş geldiyse,eşimin de Azize anneyle ilgili anlattıklarınızı ona anlatırken gözleri doldu, etkilendi. Ben de onun gözlerine bakarken tekrar duygulandım tabii. Gözler herşeyi ifade ediyor, herşeyi anlatıyor aslında insan tek kelime etmese bile. Sonra evimize geldik çok şükür. Evimizi de özlemişim. Birazdan yemek yapacağım ama önce size yazmak istedim. Çok uzun olmuş Sabri amca yazım; sizi sıktıysam, yorduysam özür dilerim. Bu muhteşem, bu güzel, bu özel ve eşi bulunmaz haftasonu için size çok teşekkür ederim. Allah sağlığınızı bozmasın, Allah eskisinden daha sağlıklı yapsın sizi inşallah. Sizi çok ama çok seviyorum.
Sevgi ve saygıyla ellerinizden ve yanınızda öpemediğim ve çok içimde kaldığı için yanaklarınızdan da öpüyorum. Allah'a emanet olun.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Nezih ve temiz duyguların için sonsuz teşekkürler Yazan İlknur
Cvp: Nezih ve temiz duyguların için sonsuz teşekkürler Yazan Sabri Tandoğan