Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel'in hazırladığı sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 1/30/2009 12:16:59 PM


 


 


 


 


Çok Sevgili, Aziz Büyüğümüz, Kıymetli Dostlar,


Hepinize hayır ve esenlik, rahmet ve bereket dolu günler dileklerimi sunuyor, her anınızın neş’e ve mutluluk içinde geçmesini diliyorum.


 


Aziz büyüğüm, sözü sohbet notlarınıza bırakırken güzel ellerinizi sevgi ve hürmetle öpüyor, sadece insanlara hizmet aşkıyla dolu yüce gönlünüzü dualarla selamlıyorum.


 


Hoşçakalın...


 


 


 


 


Ç. Seçkin Gürel


 


 


 


SOHBET DERYASINDAN DAMLALAR


 


 


 


-Efendim, “Ya hayır söyle, yahut sus” Hadis-i Şerifinde “söylemek” ile bir sesli dile getiriliş mi anlatılıyor sadece, yoksa insanın kendi içinden geçirdiği ancak dıştan ifade etmediği düşünceler de buna dahil midir? Burada “söyle”mekten kastedilen nedir?


 


-Söylemek dışardakilere de olur, kendi içine de olur. İnsan, düşüncelerini de kendi içinde hayıra yönlendirmelidir. Bir insan kendine kırk gün deli dese deli olur.


 


-Efendim, bir durumda bu Hadise riayet etmemiş bir kimse geri dönmek ve hatasını telafi etmek isterse ne yapmalıdır?


 


O zaman bunun için tövbe edilecek, ve o tövbesinden geri dönülmeyecek, bu bir nasuh tövbesi olacak.


 


 


-Efendim, ibadetlerde niyetin önemi nedir?


 


-Bazı insanlar diyor ki ben abdest aldım, secdemi serdim, niye niyet edeyim belli değil mi? Ama öyle değil. Muhakkak sözle de ifade edecek. Bu söz onu o ibadete hazırlar. Peygamber Efendimiz “Bir kimseyi sevdiğin zaman ona bunu hemen söyle, yarına bırakma.” buyuruyorlar. Canım ben kalbimden seviyorum demek olmuyor demek ki. Ben Rana Hanım’a her gün onu ne çok sevdiğimi söylerdim. Bir gün söylemedim onu denemek için. O gün akşama doğru elini alnıma koydu, “Sabri,” dedi, “iyi misin?” “Hayrola?” dedim, “Bana bugün seni seviyorum demedin de “ dedi. Bugün Türk erkeklerinin çoğu böyle. Çünkü kadın ruhunu tanımıyorlar. Kadın ruhu erkek ruhu gibi değil, onun apayrı kanunları var. Öyle erkekler var ki “Aman,” diyor “kadına hediye almaya ne  gerek var, sevdiğimi söylememe ne gerek var? Zaten sevmesem o kadını hiç almazdım.” Ne demek kadını almak, sen eşya mı alıyorsun? Evlilik demek bir sevgi, saygı beraberliğinin kurulması demek. “Karı” kelimesi hele çok çirkin, bayan kelimesi çok çirkin. Bayan kelimesi bir kadına hakarettir aslında. Biz hanımefendi, beyefendiyi bıraktık, bay, bayan diyoruz.


 


-Efendim, insanın yüz ifadesi onun karakterini anlatır mı?Bu ifadeleri yorumlamamız mümkün müdür?


 


İnsanın yüz ifadesi bakışları, oturuşu, duruşu, oturma şekli.... onun karakterini ele verir. Bir müslüman bacak bacak üstüne atarak oturmaz. Bir kimse bacak bacak üstüne atarak oturuyorsa tesettürlü bile olsa o kimsede bir hayır yoktur. Onunla hiçbir şey konuşmasan bile derhal notunu verirsin. Bir insanın ses tonu, konuşma tarzı....bir alaycı gülüşü, küçük bir dudak hareketi... onu anlatır.


 


“Nazarlardan taşa mana ibadullahı istihkar.”


 


diyordu Mehmet Akif.


 


Bazan okulda hoca çocuğun bir davranışından şüpheleniyor ama anne baba hiç farkında bile olmuyor. Ancak hoca durumu bildirirse öğreniyorlar. Bütün bu işaretlerden bir insanı anlayabilmek için çok dikkatli olmanın yanında duyguları ve düşünceleri temiz olmak gerekir. Kalp aynasında bunları görebilmek gerekir. Mesela Münir Bey, Azize Hanım çok büyük insanlardı ama sağlıklarında  gerçek kıymetlerini bilenler az oldu. Benim çok yakınlarında olmama rağmen kıymetimi farkedemeyen insanlar var. Altının değerini sadece sarraf olan anlar.


 


Bugün insanı tanıyan, anlayabilenler oldukça az. Mesela bazan gençlere “Bir şekilde evlenmeye bakın, anlaşamazsanız ayrılırsınız, bari en azından bir çocuğunuz olur.” diyorlar. Oysa bu da insanı tanımamak oluyor. Anlaşamayacağın adamdan, kadından sahip olacağın o çocuktan sana bir hayır gelir mi?


 


Tabiat kanunlarına zıt gidilmez. Mesela kış geldi ona göre kazak giyeceksin, yaz geldi yünleri bırakacaksın. Hayatın kanunu böyle. Bazı kadınlar evliliğini ille de yürütmek istiyor. “Ben,” diyor “onu adam ederim.” Olmaz efendim, bu sadece kendi kendini kandırmaktan, zaman kaybetmekten başka birşey değildir. Hayatta zorla yenilen yemeğin bile insana faydası olmuyormuş. Bu şekilde zorla yenilenler doğrudan doğruya büyük abdeste gidiyormuş, vücuda hiç bir faydası olmuyormuş.


 


 


-Efendim, insanın iki işi aynı anda yapması ve verim alması mümkün müdür?


 


-Dikkat bir bütündür, bölünemez. Bir insan hem yemek yaparken hem de tam anlamıyla müzik dinleyemez. İnsanın zihin yapısı buna müsait değildir. Biz olduğunu sanıyoruz. Mesela bazan itiraflar olur, ben o erkeği de seviyorum, ötekini de diye. Bu sadece kendini aldatmaktır. Bazan da kendine onu mu seviyorum bunu mu diye soranlar olur. Bu durumda hiçbirini sevmiyordur sadece kendini aldatıyordur. Bir de ben hem bu dünyaya bağlıyım hem de ötekine diyenler var. Olmaz böyle şey!


 


 


 


 


...


 


 


Sabri TANDOĞAN


 


 


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]