Yazıları

 

subHeader_l

  Gönül Sohbetleri                                                                                                Sabri Tandoğan

 

GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR
Eklenme Tarihi : 5/25/2012 4:30:05 PM


Hayata önyargısız baktığımız zaman her şey daha farklı oluyor. Hayat hiçbir zaman, tarihin hiçbir döneminde ışık dolu olmadı efendim, yarın da olmayacak. Bütün mesele bizim bakış açımızda. Hayata sabit fikirlerle değil de o muazzam güzelliği görmek için baktığımızda her şey mükemmel oluyor. Bize göre dost arıyoruz, bize göre komşu arıyoruz, bize göre meslektaş arıyoruz, ama ne oluyor, bulabiliyor muyuz? Hayır. Tabiatta birbirinin aynı yaratılmış iki hücre bile yok. Şunu düşünsek; biz okyanusta bir fındık kabuğu bile değiliz. Mahatma Gandi -ki Mahatma Hintçe evliya demektir.- diyor ki: “Evden çıkınca kendimi ayakkabımın üstündeki bir toz zerresinden daha büyük görecek olursam utanır, Allah’a sığınırım.” Her şey gönlünce olursa bir süre sonra insan firavunlaşır. Birdenbire zengin olmak, meşhur olmak insanın düşünce yapısını değiştiriyor. İnsanın tekâmül etmesi için zorluklara da dayanması gerekiyor. İşte gerçek aydın budur. Gerçek hayatta, tabi düzensizlikler, iftiralar, yanlış anlaşılmalar, zorluklar da var. Tabi olacak efendim. Ben acıların, sıkıntıların bazen hastalıkların insanları olgunlaştıracağı kanaatindeyim. Öyle yiyelim, içelim, sokaklarda gezelim, eğlenelim…Bu şekilde olgun insan olabilir miyiz? Hayatta geride bir isim bırakmış, yer edinmiş insanlara bakın, göreceksiniz ki hepsi çeşitli sıkıntılar yaşamış kimselerdir. Kainatın en büyük, en güzel, en muhteşem insanı Resullullah Efendimiz Buyuruyor ki “Allah’a kasem ederim ki insanların içinde benden daha fazla sıkıntı çeken olmamıştır.”
Olgun, kâmil, anlayışlı insan olmak başka, bilgi sahibi insan olmak başka. Evet, bugün toplumumuz sıkıntı içinde. Böyle bir toplumda dengeli olmak çileli bir iş doğrusu ama imkânsız değil. Büyük okyanuslarda gemiler nasıl büyük fırtınalarda yavaşça limana sığınırlarsa, insanların da büyük sıkıntılarda sığınacak iman kaleleri olmalı. Yoksa hayat çekilmez olur. Ben, bir sıkıntıya uğrayınca “Sabri,” diyorum, “eğer bu problemi çözemezsen sonra daha büyük sorunlar seni bulur. Otur, aklınla, bilginle bu işi halletmeye çalış. İşin içinden çıkamazsan salih insanlara danış. Hem kaldırılamayacak yükü Allah’u Teala insana vermez.” Ben tesadüflere de inanmıyorum efendim. Tesadüfen tanıştım, okudum gördüm diyorsak bu doğru değil, Ağzımızdan çıkan her söz, kalemimizden çıkan her kelime, her düşüncemiz, her hayalimiz bizi sıkı sıkı bağlıyor, bir gün ortaya çıkıyor. Herkes hayatına bir ışık, bir güzellik getirebilir. Hayatta hiçbir şeye sahip olmadığı halde mutlu olan, güzel yaşayan insanlar da var aramızda efendim. Özellikle bazı kimseler sıkılınca isyana giderler. Oysa hayat olabildiğince güzel, muhteşem. Kur’an-ı Kerim’de bir Ayet-i Kerime var lütfen hep hatırlasak: “Allah (cc) her an yeni bir şen üzeredir” Her şey, her an yeniden yaratılıyor. Yunus’da “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası.” diyor. Resullullah Efendimiz “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” Buyuruyor. Etrafta olumsuz şeyler varsa ben mecbur muyum onları takip etmeye, onları dinlemeye, izlemeye. Bu hayatı her saniyesiyle değerlendirmek zorundayız, eğer objektifimizi hep diğer insanlara çevirirsek, etraftaki insanlar hırsız, ahlaksız vs diye o zaman biz kendi hayatımızı nasıl yaşayacağız? Ben niçin kendimi üzeyim. Bazı okumuş cahiller söze başlarken “İşte cahil imamlar..” diyorlar, “bizi onlar geri bıraktı diyorlar”. Sen de o zaman aç kardeşim “Kur’an-ı Kerim’i oku, birkaç Ayeti olsun yaşa. O Türkçe ibadet diyen insanlara bakın… Ben hiçbirini Türkçe ibadet ederken görmedim. Dünyada en az altı milyar insan yaşıyor, altı milyar ayrı düşünce olabilir, ama müsaade edin de ben de kendi hayatımı yaşayayım.
Biz bu dünyaya gül koklamaya, güzel sevmeye geldik. İnsanlar cahil diyene kadar gidip bir gönül ehli insanı ziyaret edin, sizin de içiniz renkle, ışıkla dolsun, aşkla dolsun. Siz de kendi kendinizi yetiştirin efendim.

SABRİ TANDOĞAN
EYLÜL 2011
HAK-SES

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]